İslam tarihinin Altın Çağı döneminde en üst düzey insan olarak kabul edilmiştir. Felsefe, Tıp, Astronomi ve Simya dallarında çalışmalar yaptı ve birçok kitap yazdı. İbni Sina kitapları günümüze kadar gelmeyi başarsa da bir o kadar kitap kaybolmuştur. 57 yaşında 1037 yılının Haziran ayında ölmüştür. Hayatı: İbni Sina, 980 (10. yy.) yılında Özbekistan’da Buhara’nın Afşa köyünde doğdu. Yüksek zekası ile 10 yaşında Kuran-ı Kerim’i ezberledi. 14 yaşındayken bilgi yönünden öğretmenlerinden üstündü. Birçok alanda kendisini geliştirdi. Hayatını ilime adadı. 1037 yılının haziran ayında 57 yaşında öldü. Tüm mallarını yoksullara bağışlayarak köleleri azat etti. İbni Sina’nın hayatı kısaca; araştırarak, öğrenerek ve öğreterek geçmiştir. Geriye bir çok eser bırakan İbni Sina’nın eserleri aşağıda listelenmiştir. Risale fi-İlmü’l-Ahlak; İşaret ve’l-Tembihat CV BİLİM ADAMI, DOKTOR, FİLOZOF, YAZAR (980 - 1037) İbn-i Sina, tıp, psikoloji, farmakoloji, jeoloji, fizik, astronomi, kimya ve felsefe alanında bir deha ve bilim adamıdır. Aynı zamanda "Avicenna" adıyla ve "El- Kanun" (Canon) kitabıyla tıbba yapmış olduğu büyük katkıdan dolayı tüm dünyaca "Modern Tıbbın Babası" olarak İşte, İbn-i Sina'nın hayatına ilişkin detaylı bilgi Fars tıp adamı, astronom, yazar ve filozof İbn-i Sina ,buhara yakınlarındaki Efşene köyünde 980 yılında dünyaya gelmiş ve UrGh. İbni Sina Kısaca Hayatı Kayıtsız Üye ibni sina kısaca hayatı özet lazım Cevap İbni Sina Kısaca Hayatı Deli Sevdam İbni Sina Kısaca Hayatı İbn-i Sina filozof, hekim ve çok yönlü Müslüman Fars veya Türk bilim adamıdır. İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Değişik konular üzerine 240’ı günümüze gelen 450 kadar makale yazdı. Elimizdeki yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir. Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü’ş-Şifa İyileşme Kitabı ile El-Kanun fi’t-Tıb’dır Tıbbın Kanunu. Bu ikincisi ortaçağ üniversitelerinde okutulmuştur. Hatta bu eser Montpellier ve Louvain’de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur. Samanoğulları sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina’nın oğlu olan İbn-i Sina Batı’da Avicenna adıyla tanınır, babasından, ünlü bilgin Natili’den ve İsmail Zahit’ten ders aldı. Geometri özellikle Öklid geometrisi, mantık, fıkıh, sarf, nahiv, tıp ve doğabilim üstüne çalışmalar yaptı. Farabi’nin el-İbane’s aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince 997 saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. Babası ölünce, Cür-can’da Şiraz’lı Ebu Muhammed’ten destek gördü Tıp Kanunu’nu Cürcan’da yazdı. Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının ve Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir. Cevap İbni Sina Kısaca Hayatı Kayıtsız Üye Çok güzel bir bilgi teşekkür ederim kim yaptıysa ellerine sağlık. 🙂 deniz güzel olmuş çook saolun kısaca özeti 😀 bravo Bravo site dediğin böyle olur mert kim yaptıysa ellerine sağlık 😀 Elerine Sağlık saolasın çok güzel olmuş emeğine saygı duyuyorum elerine sağlık rumeysa krky Kim yaptıysa çok teşekkür ederim 🙂 hem çok güzel hemde çok anlamlı olmuş 🙂 saol Kayıtsız Kullanıcı kim yaptıysa ona çok teşekkür ediyorum eline sağlık Kayıtsız Üye ilk cümle bana lazım o kadar mervenur Ellerinize saglik çok gzl olmuš Kayıtsız Kullanıcı süper olmuş çok işime yaradı sağolun Misafir Üye sağolun çok yardımcı oldunuz 😀 Misafir Üye çok iyi kim yazdıysa allah razı olsun 😀 Misafir Üye çok güzel olmuş sağolun 🙂 Misafir Üye artık ne diyebilirim ki süper Süper 😀 çok güzel olmuş yazanın ellerine sağlık hep bu siteyi kullanıyorum nedeni çokk iyi ve güzel bir site olması 11111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111 fazla bişeyler yazıyım dedim 😀 🙁 🙂 <3 Çağla Bade Çok güzel olmuş ellerinize sağlık işte site dediğin böyle ödevimi rahatlıkla bitiridim size teşekkürlerimi sunarım. 🙂 Misafir Üye eyw. pkulda anlatcam bunu yarın 🙂 Misafir Üye Çok sagolun hepinize emegi gecen hepinize daha dogrusu Misafir Üye süper,böylece ödevimi tamamlayacağım 😀 Misafir Üye Bu siteyi kim açtıysa emek veren herese çok teşekküür ederim. Sitenizde daha iyi daha yenlikler yaparsanız siteniz dahada gelişir ama yinede bu bilgiler için çok teşekkür ederim çok önemli bir araştırma konusu olduğu için önemli bir ders İNŞALLAH sizin sayenizde 100 tam puan alıcam emeği geçen herkese TEŞEKKÜRLER 😀 Misafir Üye kim yaptıysa çok teşekkürler. Misafir Üye Gerçekten bu bilgi çok işime yaradı . Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum . Sağolun …. Smile Smile Smile Misafir Üye mis gibi olmuş teşekürker Misafir Üye ellerinize sağlık çok teşekkürler keşke doğum ve ölüm tarihinide yazsaydınız Misafir Üye çok güzel tam da ödevim içindi öğretmen çok beğendi 🙂 Misafir Üye bu site çok güzel ama biraz uzun daha kısa olsa iyi olur zeynep Katkılarınızdan dolayı teşekkürler çok iyi bir bilgi edindik 🙂 Zeynep Çok güzel bir site çok iyi bilgiler edindim katkılarınızdan dolayı teşekkürler sonsuz saygılarımı yololuyorum 😀 Misafir Üye çook güzel bir site ödevime çok yardımcı oldu teşekkürler Misafir Üye çook güzel olmuş admin devamını lütfen getir Misafir Üye Çok güzel bir bilgi teşekkür ederim kim yaptıysa ellerine sağlık. 😀 🙂 Admin Arkadaşlar saolun. Facebook adresimizden beğenirseniz seviniriz. edoşş çok güzell çok işime yaradı öğretmen en çok benim ödevimi beğenicek eminim inek48 arkadaşlar ödevim için harika olmuş çok teşekkürler yapanın yapmada emeği geçenin ellerine faydalanmalı bence çok sağol hazişş çok güzel olmuş kısa ve öz ödevime yardımcı oldu kim yaptıysa ellerine sağlık 🙂 Misafir Üye gerçekten performans ödevim için çok iyi oldu çok teşekkür ederim arzularımla Misafir Üye süper olmuş ellerinize sağlık. Misafir Üye teşekkürler sayenizde ödevden 100 aldım çok forumlord Misafir Üye teşekkürler sayenizde ödevimden 100 aldım forumlord Misafir Üye kim yaptıysa teşekkür ederim hoca çok sevdi Misafir Üye araştırma ödevim için lazım daha iyisi olamaz kısa ama çok iyi yazan sağ olsun Misafir Üye Cok guzel olmus kisa olsada cok anlamli bi yazi elinize saglik kullanıcı misafir tebrikler harika olmuş işime yaradı açıkçası Ödevci Emeğinize sağlık,teşekkürler Forumlord..! 🙂 Misafir Üye 240 tane yazı günümüze gelmiş 150 tanesi felsefe 40 tanesi tıp peki geri kalan 50 tane yazı ne melek aynen sabahtandır aradığım konuyu buldum Misafir üye oh sonunda kısaca yazan birsite Misafir Üye kim yaptıysa ellerine sağlık 🙂 -* Misafir Üye Bn çok çalışkan biri olduğum icin cok beğendim site de harika beğendim hepinize sevgiler ve sizi cok seviyorum 🙂 😉 🙂 😉 Misafir Üye kısa ve öz olmuş Misafir Üye Çok güzel kısa ve öz Derya Kim yaptı ise çok güzel okuyarak sınavdan tam not aldım. Misafir Üye tskkrler keske biraz daha kısa olsaydı Misafir Üye Bu siteyi kim kurduysa ellerinden öpmek istiyorum Misafir Üye ibn i sina tıp alanımdaki bir bilim adamı gibidir Misafir Üye ay çok işime yaradı çok kısa hemencicik yazdım İßnenin $e$i Süper çok işime yaradı. 😊😏 Misafir Üye Çok Güzel Tebrikler 😀 Misafir Üye çok iyi olmuş saolun Sıla Kim yaptıysa eline sağlık. Çok güzel olmuş tam istediğim bir özet Tekrardan teşekkür ederim 😊😀👍👍 Misafir Üye çok teşekkürler ellerine sağlık Misafir Üye güzel olmuş ellerinize sağlık Misafir Üye Güzel, hemde kısa çok uzun olmaması ellerine sağlık,teşekkürler Misafir Üye Kim yazdıysa ellerine sağlık. Bu yazımızda İbni Sina ne yapmıştır kısaca olarak bilgi aktaracağız. İbni Sina miladi olarak 980 yılında Buhara’da doğmuştur. İlgi alanları Tıp, Fizik, Matematik, Astronomi’dir. Özellikle tıp alanında ufuk açıcı gelişmeler ortaya koymuş ve günümüzde hala devam eden tedavi yöntemlerini geliştirmiştir. 1037 yılında İran’da vefat etmiştir. İbni Sina tıp alanında, *Hastalıkları yaydığına inandığı küçük organizmalardan bahsetmiştir. *Cıva ile tedavi etme yöntemleri geliştirmiştir. *Soğuk ve sıcak su ile tedavi etme yöntemleri geliştirmiştir. *Buzla tedavi etme yöntemi geliştirmiştir. *Farmakolojinin temellerini atmıştır. *Teşhis ve tedavi süreçlerini oluşturmuştur. Bir doktor olarak botanik ile de ilgilenmiştir. İbni Sina Kanuni fi’t Tıp adında bir kitap yazmıştır. Bu kitap tıbbın kanunları olarak bilinen gerçekleri içermektedir. Matematik ve Astronomi alanında yaptığı çalışmalarla gözlem modelleri ortaya çıkmıştır. Oluşturulma Tarihi Aralık 24, 2018 1440İbn-i Sina Batılılarca, hekimlerin önderi olarak bilinir ve 'Büyük Üstad' ismi ile tanınır. İbn-i Sina, tıp alanında yedi asır boyunca temel kaynak eser olarak süre gelen El-Kanun fi't-Tıb Tıbbın Kanunu adlı kitabı ile ünlenmiş ve bu kitap Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur. İşte, İbn-i Sina'nın hayatına ilişkin detaylı bilgi...Fars tıp adamı, astronom, yazar ve filozof İbn-i Sina,buhara yakınlarındaki Efşene köyünde 980 yılında dünyaya gelmiş ve Hamedan şehrinde 1037 tarihinde vefat etmiştir. Tıp ve felsefe alanına ağırlık verdiği değişik alanlarda 200 kitap Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Değişik konular üzerine 240'ı günümüze gelen 450 kadar makale yazdı. Kayda geçen yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir. Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü'ş-Şifa İyileşme Kitabı ile El-Kanun fi't-Tıb'dır Tıbbın Kanunu. Bu iki eser Orta Çağ üniversitelerinde okutulmuştur. Hatta bu eser Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina'nın oğlu olan İbn-i Sina Batı'da Avicenna adıyla tanınır, babasından, ünlü bilgin Natili'den ve İsmail Zahit'ten ders aldı. Geometri özellikle Öklid geometrisi, mantık, fıkıh, sarf, nahiv, tıp ve doğabilim üstüne çalışmalar yaptı. Farabi'nin el-İbane's aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince 997 saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. Babası ölünce, Cür-can'da Şirazlı Ebu Muhammed'ten destek gördü Tıp Kanunu'nu Cürcan'da yazdı. Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının ve Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir. BİLİM ADAMI, DOKTOR, FİLOZOF, YAZAR 980 - 1037 İbn-i Sina, tıp, psikoloji, farmakoloji, jeoloji, fizik, astronomi, kimya ve felsefe alanında bir deha ve bilim adamıdır. Aynı zamanda "Avicenna" adıyla ve "El- Kanun" Canon kitabıyla tıbba yapmış olduğu büyük katkıdan dolayı tüm dünyaca "Modern Tıbbın Babası" olarak tanınır. İsim Soyisim Ebu'Alī el-Hüseyin ibn'Abd Allah ibn Al- Hasan bin Ali İbn Sina Adresi Hamedan, İran Doğum Tarihi 980 Doğum Yeri Buhara, Özbekistan Ölüm Tarihi Haziran 1037 Ölüm Yeri Hamedan, İran EĞİTİM KURUM KURUM YERİ, TARİH İlk Eğitim Buhara, Özbekistan İbn-i Sina'nın babası Belh şehrinin ünlü bir bilim adamıdır. Oğlunun doğuştan bir yeteneği olduğunun farkına varmıştır. Bilim adamı olmasından dolayı Sina'nın gelişiminde doğru yönlendirmeleri yapmıştır. Sina, on yaşında Kuran'ı ezberlemiş on dört yaşında ise öğretmenlerinin bilgi seviyesi kendisine yetemez olmuştur. Hafıza ve zekası o kadar olağanüstü seviyelerde olmuştur ki kendisi şu ifadeleri kullanmıştır. "18 yaşıma geldiğimdeki bilgi haznem olmasaydı, şuan hiçbir şeyim yoktu." demiştir. Kim tarafından ne şekilde eğitim aldığı tam olarak bilinemese de otobiyografisinden üst düzey bir eğitim aldığı anlaşılmıştır. Özel Eğitim Hintli Manav, Gezgin Bilim Adamı, Buhara, Özbekistan Alim İsmail el-Zahid'den, Buhara Sina, Hintli bir manavdan Hint matematiğini ve hastalar için yapılan kürler öğrenmiştir. Hastalar için öğrendiği kürleri satarak da geçim kaynağı elde etmiştir. Aynı zamanda gezgin bir bilim adamının peşine takılmış bilgisine bilgi katmıştır. Fıkıh Eğitimi Alim İsmail el-Zahid'den, Buhara Sina, alim İsmail el-Zahid'den de İslam hukukuna dair eğitim almıştır. Kişisel Eğitim Buhara 1000 - 1004 Sina, Buhara emiri Nuh İbni Mansur'uyu ağır bir hastalıktan kurtarmış ve kendisine Samanoğulları sarayının kütüphanesinde çalışma izni verilmiştir. Burada kendisini felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve alanında oldukça geliştirmiştir. Sonra kütüphanede çıkan bir yangında düşmanları onu kundaklama yapmakla suçlamış ve Sina'da oradan ayrılmak zorunda kalmıştır. MESLEKİ TECRÜBELERİ MESLEK ÇALIŞTIĞI KURUM, YER, TARİH Doktor Buhara, Özbekistan 996 - Sina, 16 yaşından itibaren hastalara ücretsiz bakmış ve onları kendi yöntemiyle tedavi etmiştir. Tedavi etmiş olduğu hastalar arasında Buhara Sultanı da bulunmaktadır. Yazar Özbekistan 1001 - 1004 Sina, Samanoğulları kütüphanesinden ayrılmaya yakın 21 yaşından itibaren kendi yazmaya vermiştir. Bu zamana kadar edinmiş olduğu bilgi ve deneyimlerini paylaşmak istemiştir. Özellikle de mantık, etik, metafizik ve benzeri konuları ele almış ve eserlerinin çoğunu ya Arapça ve Farsça yazmıştır. Vezir Danışmanı Vezir Kabus,'un yanında, Ürgenç, Türkmenistan 1004 - 1012 Sina , 20 yaşında babasını kaybettikten sonra kendisine Gazneli Mahmud tarafından bir pozisyon teklif edilse de O, bu teklifi geri çevirmiştir. Bu teklifin ısrarcı ve tehlikeli boyutlara ulaşması Sina'nın Ürgneç'e gitmesine sebep olmuştur. Ürgenç'te aylık maaş bağlanarak vezirin bilim danışmanlığını yapmıştır. Sina kendisine yakın bölgeler olan Nişabur ve Horasan'da uygun çalışma koşulları yaratmaya çalışmış olsa da, o dönemde isyan çıkmış Vezir Kabus hayatını kaybetmiştir. Aksilikler birbiri ardına gelmiş Sina çok ciddi bir hastalığa yakalanmıştır. Öğretmen Gorgan, Hazar Denizi Kıyısında 1012 - 1024 Sina, hastalığını atlattıktan sonra Hazar Denizi'nin kıyısına doğru yol almıştır. Gorgan kentinde eski bir arkadaşına rastlamış onun yanına yerleştikten sonra birlikte öğretmenlik yapmışlardır. Eğitimleri ağırlıklı olarak mantık ve astronomi dersleri ile ilgili konularda olmuştur. Burada bulunduğu dönemde eserlerini yazmaya devam eden Sina, dünyaca ünlü ve önemli eseri olan "Canon of Medicine"ini de buradaki çalışması sırasında yazmıştır. Baş Vezir Hameden, İran 1024 - 1025 Sina, çalışmalarını yazarken Hamedan'a gitmeye karar vermiş burada Buveyhi Hükümdarı Şemsüddevleyi ağır hastalıktan kurtararak baş vezirlik ünvanına kadar yükselmiştir. Fakat sarayın içinde dönen birtakım entrikalar ve Sina'yı kabul etmeyen saray insanları huzursuzluk yaratmıştır. Ve bu durum Sina'nın sarayı terkedip saklanmasına sebep olmuştur. Şemsüddevle'nin durumunun kötüleşip rahatsızlanması üzerine Sina tekrar saraya davet edilmiş ve vezirlik ünvanıyla tekrar görevine dönmüştür. Hükümdarın ölmesiyle başa geçen oğlu Sina'nın vezirliğini kabul etmemiş bu olay Sina'nın tekrar saray dışında saklanmasına neden olmuştur. Ancak askerler tarafından saklandığı yerde bulunan Sina, 4 aylık bir mahkumiyet yaşamış daha sonra da bu bölgeyi terketmiştir. Bilim Adamı Kakuyilerin Hükümdarı Alaüddevlenin yanında, İsfahan, İran 1025 - 1037 İbni Sina, Hamedan'dan kaçtıktan sonra, Kakuyilerin hükümdarı Alaüddevlenin koruması altına girmiştir. Burada vezirlik yapmanın yanı sıra bilim adamı olarak çalışmıştır. Bu bölgede Sina'ya büyük bir saygı duyulmuş, gittiği her bölgede ilmi ve dehası yayılmaya başlamıştır. Yarım kalan bilimsel çalışmaları olan matematik, geometri, astronomi ve takvim'e burada devam etmiştir. Aynı zamanda hükümdar ile aralarında güzel bir dostluk kurulmuş Sina, her savaşta hükümdarın yanında olmuştur. Gazzeli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud’un İsfahan'ı işgaliyle çalışma koşullarının kalmaması ve evinin yağmalanmasından sonra Sina için huzursuz günler tekrar başlamıştır. Aynı zamanda bu dönemde kolik hastalığına yakalanmış olan Sina, 57 yaşında hayata veda etmiştir. ÇALIŞMALARI Çalışma Adı Tarih Bilim Felsefesi Sınıflandırması İbni Sina, bilim felsefesini 3 gruba ayırmıştır. Bunlardan birincisi Yüksek Bilimler; maddeden tamamen bağımsızlaşmış olan metafizik ve mantık bilimleridir. İkincisi Aşağı Bilimler; maddeye bağımlı olan doğa bilimleridir. Üçüncüsü ise Orta Bilimler; maddesinden sadece zihinsel boyutta ayrılan matematik bilimleridir. Felsefe Sınıflandırması Sina felsefeyi de Kuramsal Felsefe ve Eylemsel Felsefe şeklinde ikiye ayırmıştır. Kuramsal Felsefe; mutlak bilgi olan matematik, doğa ve metafizik felsefelerini kapsamakla birlikte Eylemsel Felsefe; Siyaset felsefesi, ekonomi felsefesi ile ahlak felsefesi gibi üç eylemsel dala ayırmıştır. Varlık Felsefesi Sina Tanrıdan gelen ilk varlığın akıl olduğunu ileri sürmüş ve varlık felsefesini olanaklı varlık, kendiliğinden olanaklı varlık ve kendiliğinden zorunlu varlık orak 3 gruba ayırmıştır. Tıp Çalışmaları Hastalıklara neden olan "mikrobu" bulan ilk kişidir. Vitaminlerin, vücutta parçalanarak kana karıştığını dolayısıyla kanın, taşıyıcı bir özelliği olduğunu ortaya koyan ilk kişidir. Vücuttaki yumuşak beyin dokusuyla sert kemik dokusunun iltihap kapabileceği düşüncesiyle yüzyıllardır doğruyu bilinen yanlışı çürüten kişidir. El uzuvuyla vücuttaki iç hastalıkların tespitini yapan ilk kişidir. Şeker hastalığını tanısını idrardaki şeker oranının ölçülmesiyle ortaya koyan ilk kişidir. Dahili operasyonları narkozla yapan ilk doktor olmuştur. İçme suyundan gelen mikropların vücuda zarar verdiğini ve su arındırıcı filtreyi icat etmiştir. Sarılık ve Şarbon hastalıklarının nedenlerini gelişim süreçleriyle birlikte açıklamıştır. Ruh ve sinir hastalıklarına sahip kişilerin Avrupa'daki gibi karanlık odaya koyulmak veya zincire vurulmak yerine hastalara müzik eşliğinde bir tedavi uygulanabileceğini söylemiştir. İbni Sina, tıp ve felsefe alanına ağırlıklı olmak üzere ve diğer alanlarla birlikte toplam 200 kitap yazmıştır. Batılılarca, Orta Çağ Modern Biliminin kurucusu ve "Modern Tıbbın Babası" olarak tanınmıştır. El-Kanun fi't-Tıp İbn-i Sina'nın tıp deneyimlerinin yer aldığı sistematik bir ansiklopedidir Tıp'ta Kanun anlamını taşımaktadır. 700 yüzyıl Batı'da ders kitabı olarak okutulmuştur. Latinceye on çevirisi yapılmıştır. Kitabu'n-Necat Anlamı "Kurtuluş Kitabı" olan Mmetafizik konularda hazırlanmış bir çalışmadır. İşarat ve'l-Tembihat Bu çalışma mantık, fizik ve metafizik 20 bölümlerinden oluşan Sina'nın görüşlerini içerir. Kitabü'ş-Şifa Bu çalışma ise mantık, matematik, fizik ve metafizik konularında yazılmış on bir ciltlik hacimli bir çalışmadır. Defalarca Latinceye çevrilmiş ve ders kitabı olarak okutulmuştur. NİYET MEKTUBU "Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir." "Benim gönlümün kırılmaz sabrı, senin gönlünün yumuşamaz katılığı var. Şu halde sevgilim aşk yolunda ikimiz de sert taşız." "Bütün hastalıklar esasen yenilen ve içilen şeylerden ileri gelmektedir." "Kendinin ne olduğunu bilen insan, bazı kendini bilmezlerin, onun hakkında söylediklerinden etkilenmez." "Ben boğadan korkarım çünkü onun silahı var ama aklı yok." HOBİLERİ Musiki İslam filozofu. Aristotelesçi felsefe anlayışını İslam düşüncesine göre yorumlayarak, yaymaya çalışmış, görgücü-usçu bir yöntemin gelişmesine katkıda bulunmuş bir bilim adamıdır. Buhara yakınlarında Hormisen’de doğup, 21 Haziran 1037’de Hemedan’da ölmüştür. Gerçek adı Ebu’l-Ali el-Hüseyin B. Abdullah İbn Sina’dır. Babası, Belh’ten göçerek Buhara’ya yerleşmiş, Samanoğulları hükümdarlarından II. Nuh döneminde sarayla ilişki kurmuş, yüksek görevler almış olan Abdullah adlı birisidir. İbn Sina, önce babasından, sonra çağın önde gelen bilginlerinden Natilî ve İsmail Zahid’den mantık, matematik, gökbilim öğrenimi görmüştür. Bir süre tıpla ilgilenmiş, özellikle, hastalıkların ortaya çıkış ve yayılış nedenlerini araştırmış, sağıltımla uğraşmıştır. Bu alandaki başarısı nedeniyle, II. Nuh’un özel hekimi olarak görevlendirildi, onu sağlığa kavuşturunca, dönemin önde gelen tıp bilginlerinden biri olarak önem kazanmıştır. İbn Sina’nın felsefeye karşı ilgisi deney bilimleriyle başlamış, Aristoteles ve Yeni-Platoncu görüşleri incelemekle gelişmiştir. İslam ve Yunan filozoflarının görüşlerini yorumlayan ve eleştiren İbn Sina’nın ele aldığı sorunlar genellikle, Aristoteles ve Farabi’nin düşünceleriyle bağımlıdır. Bunlar da, bilgi, mantık, evren fizik, ruhbilim, metafizik, ahlak, tanrıbilim ve bilimlerin sınıflandırılmasıdır. Belli bir düşünce dizgesine göre yapılan bu düzenlemede her sorun bağımsız olarak ele alınıp çözümüne çalışılır. Bilgi sezgi ile kazanılan kesin ilkelere göre sonuçlama yoluyla sağlanır. Bu nedenle, bilginin gerçek kaynağı sezgidir. Bilginin oluşmasında deneyin de etkisi vardır, ancak bu etki usun genel geçerlik taşıyan kurallarına uygundur. Ona göre “bütün bilgi türleri usa uygun biçimlerden oluşur.” Bilginin kesinliği ve doğruluğu usun genel kurallarıyla olan uygunluğuna bağlıdır. Us kuralları, insanın anlığında doğuştan bulunan, değişmez ve genel geçerlik taşıyan ilkelerdir. Sonradan, duyularla kazanılan bilgi için de bu kurallara uygunluk geçerlidir. Deney verileri us ilkelerine göre, yeni bir işlemden geçirilerek biçimlenir, onların bundan öte bir önem ve anlamı yoktur. Çelişmezlik, özdeşlik ve öteki varlık ilkeleri, usta bulunur, deneyden gelmez. İbn Sina’ya göre varlık, tasarlamakla bağlantılıdır. Bütün düşünülenler vardır ve var olanlar tasarlanabilen düşünülür biçimlerdir makuller. Bu nedenle, düşünmekle var olmak özdeştir. Atomcu görüşün ileri sürdüğü nitelikte bir boşluk yoktur. Uzay ise, bir nesnenin kapladığı yerin iç yüzüdür. Varlık kavramı altında toplanan bütün nesnelerin değişmeyen, sınır ve niteliklerini koruyan belli bir yeri vardır. Devinme, bir nesnenin uzayda eyleme geçişidir. Mantık insanı gerçeklere ulaştırmaz, yalnız birtakım yanılmalardan korumaktadır. Düşünme yetisi gerçeği kavramak için mantıktan geçici bir araç olarak yararlanır. Düşünme eyleminin sağlıklı olması için mantık, ilkeler ve kurallar koyabilir, anlıkta bulunan ve bilinen bilgilerden yola çıkarak, bilinmeyenleri saptama olanağı sağlar. Bu özelliği nedeniyle, mantık, düşünmenin genel kurallarını bulan, düzenleyen, bu kurallar arasındaki gerekli bağlantıyı ve birliği kuran bir bilimdir. Mantık kuralları, genel geçerlik taşıyan ve değişmeyen kesin kurallardır. Mantığın kavramlar ve yargılar olmak üzere iki alanı vardır. Her bilimsel bilgi ya kavram ya da yargılara dayanır. Kavram, ilk bilgidir ve terim ya da terim yerine geçen bir nesneyle kazanılır. Yargı ise, tasımla kazanılır. Mantığın konusu incelenirken, tanım temel alınmalıdır. Tanımlar birbirlerine bağlandıklarında, kanıt ve çıkarıma varılır. Kavram, önce tekil bir algıdır sezgi. Yargı ise, iki tekil terim arasındaki ilişkidir. Kavramlar, açık ve kapalı belirleme olarak ikiye ayrılır. Varlığın, töz, nicelik, nitelik, ilişki, yer, zaman, durum, iyelik, etki, edilgi gibi on kategorisi vardır. İbn Sina mantığında en önemli yeri tanım tutmaktadır. Bir kavramı tanımlamak için, bu kavramın bireylerinden biri göz önüne alınmalıdır. Tikelin belirlenmesi tümelden kolaydır. Eksiksiz bir tanım yakın cins ile yapılmalıdır. En yetkin tanımsa, kavramın yakın cinsi ile türsel ayrımdan oluşur. Tanım ikiye ayrılır; Gerçek tanım ve sözcük tanımları… Önermeler, yüklemli ve koşullu olabilir. Yüklemli önerme, bir düşünce ötekine yüklendiği zaman ya onaylanır ya da yadsınır. Koşullu önermeler, bir ötekinin koşulu ya da sonucu olarak bağlanan terimlerde görülür. Önermeler varsayımlı, nitelik ve nicelikleri bakımından, tekil, belirsiz ve belirli olur. Tasım, bitişik ve ayrık olmak üzere ikiye ayrılır. Bitişik tasımların öncüleri anlam bakımından, sonuç önermesini içermektedir. Ayrık tasımlarda ise sonuç önermesi öncüllerde bulunabilir. Tümeller, bütün varlık türlerinin oluşumundan önce, Tanrı düşüncesinde, birer tanrısal kavram olarak vardır. Varlıkların oluş nedeni ve onlara biçim kazandıran tümellerdir. Tümeller Tanrı’da ussal olarak bulunan, nesnelerde ve bireylerde içkin olan, öteki de nesnelerin dışında ve anlıkla birlikte olan mantıksal tümel diye üçe ayrılır. Birinci türe giren tümel, metafiziği ilgilendirir. İbn Sina fiziği, metafiziğe giriş olarak düşünmektedir. Fiziğin konusu madde ve biçimden oluşan nesnelerdir. Biçim, maddeden önce yaratılmıştır. Maddeye bir töz özelliği kazandıran biçimdir. Maddeden sonra ilinek gelir. Biçimler maddeye, ilinekler ise, töze katılır. Doğal nesneler kendi öz ve nitelikleriyle bilinir. Bütün nitelikler de birinci nitelikler ve ikinci nitelikler olmak üzere ikiye ayrılır. Birinci nitelikler nesnelere bağlıdır, ikinciler ise, nesnelerden ayrı olarak varlığını sürdürür. İbn Sina’ya göre, nesnel evrende bulunan güç ve devinimin temelini ikinci nitelikler oluşturur. Nesneler, kendilerinde bulunan gizli güçle devinime geçerler. Bu güç ise, doğal güç, öznel güç, tinsel güç olmak üzere üç türlüdür. Doğal güç, nesnede doğal biçim ve yerlerle ilgili nitelikleri taşır. Çekim ve ağırlık bu türdendir. Öznel güç, nesneyi devingen ya da durağan duruma getirir. Bunda da, bilinçli ya da bilinçsiz olma özelliği bulunur. Tinsel güç, herhangi bir organın, aracın yardımı olmaksızın doğrudan doğruya bir istençle eylemde bulunmaktadır. Buna, gökkatlarının özleri adı da verilir. İbn Sina’nın geliştirdiği bu güç kuramının kaynağı Aristoteles ve Yeni-Platonculuk’tur. Ancak, o bu güçlerin sonsuz olduğu kanısında değildir. Ona göre, zaman ve devinim kavramları da birbirine bağlıdır, çünkü, devinimin bulunmadığı, algılanmadığı bir yerde zaman da yoktur. İbn Sina’nın felsefesinde, Aristotelesi’in geliştirdiği düşünce dizgesine uygun olarak, ruh kavramının önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Ona göre, biri bitkisel, öteki insanla ilgili olmak üzere, iki türlü ruh vardır. İnsan ruhu, gövdeye gereksinme duymadan, doğrudan doğruya kendini bilir, bu nedenle, tinsel bir tözdür. Gövdeyi devindiren, ona dirilik kazandıran bu tözün başka bir özelliği de, yetkin düşünme yeteneği anlık olmasıdır. Düşünme eylemi yaratan ruhtur, o gövdeyi gerektirmez, ancak gövde var olabilmek için tini gereksinir. İnsan ruhu gövde biçiminde değildir, usa uygun biçimleri kavramaya elverişli bir töz olduğundan, gövdesel yapıda yer alamaz. Gövde, bölünebilen öğelerden oluşmuş bir bütündür, oysa tin, bir birliktir, bölünmeye elverişli değildir, sürekli olarak özünü ve birliğini korur. Tin, bütün izlenimleri gövde aracılığıyla alır, anlık yoluyla kavramları, kavramlara dayanarak usa vurmayı oluşturur. Bu yüzden, gövdeyle dolaylı bir bağlantısı vardır. Ancak, bu bağlantı tin için bir oluş koşulu değildir. Canlı sorununa, gözleme dayalı bir ruhbilim anlayışıyla çözüm arayan İbn Sina’ya göre dirilik bir bileşimdir. Doğal organların, göksel güçler yardımıyla bileşmesinden canlılar ortaya çıkar. Bu olay da, belli aşamalara uygun olarak gerçekleşir. İlk ortaya çıkan canlı bitkidir. Bitkide tohumla üreme, beslenme ve büyüme güçleri vardır. İkinci aşamada ortaya çıkan hayvanda ise, kendi kendine devinme ve algı güçleri bulunur. Devinme gücünden isteme ve öfke doğar. Algı gücü de, iç ve dış algı olmak üzere ikiye ayrılır. İnsan özü doğal evrim sürecinde en üst düzeyde gerçekleşmiş bir oluşumdur, bu nedenle, öteki varlıklardan ayrılır. İnsanda dış algı duyumlarla, iç algı da , beynin ön boşluğunda bulunan ortak duyu ile sağlanır. Duyularla alınan izlenimler bu ortak duyu ile beyne gider. Beynin, ön boşluğunda sonunda, tasarlama yetisi bulunur. Bu yeti duyu izlenimlerini sağlamaya yarar. İnsan için en önemli olan düşünen öz yapıcı ve bilici güçlerle donatılmıştır. Yapıcı güç us gerekli ve özel eylemler için gövdeyi uyarır. Bilici güç ise, yapıcı gücü yönlendirir. Özdekten ayrılan tümel biçimlerin izlerini alır. Bu biçimler soyutsa onları kavrar, değilse soyutlayarak kavrar. İnsanda iyiyi kötüden, yararlıyı yararsızdan ayıran yapıcı güçtür, bu nedenle bu bir istenç niteliğindedir. Us konusunda İbn Sina ayrı bir düşünce ortaya atmıştır. Ona göre us beş türlüdür. Özdeksel us, bütün insanlarda ortak olup, kavramayı, bilmeyi sağlayan bir yetenektir. Bir yeti olarak işlek us, yalın, açık ve seçik olanı bilir, eyleme yöneliktir, durağan bir güç niteliğinde değildir. Eylemsel us, kazanılmış verileri kavrar ve ikinci aşamada bulunan ustan daha üstündür. Kazanılmış us, kendisine verilen ve düşünebilen nesneleri bilir. Aşama bakımından usun olgunluk basamağında bulunur. Bu aşamada usun kavrayabileceği konular kendi özünde de vardır. Kutsal us, usun en yüksek aşamasıdır. Bütün varlık türlerinin özünü, kaynağını, onları oluşturan gücü, başka bir aracıya gereksinme duymadan, bir bütünlük içinde kavramaktadır. İnsan, ayrıntıları duyularla algılar, tümelleri usla kavrar. Tümelleri kavrayan yetkin us, nesneleri anlama yeteneği olan etkin usa olanak sağlar. İnsan usunun algıladığı ayrıntılar, kendi varlıkları dolayısıyla değil, nedenleri yüzünden vardır. Us, bu kavranabilir nesneleri kazanabilmek için ilkin duyu verilerinden yararlanır. Sonra duyu verilerini usun genel kurallarına göre işlemden geçirir, yargıları ortaya koymada onları aşar. Yaratılış konusunda İbn Sina, varlığın sıralı düzeninde, “bir’den bir çıkar” ilkesine dayanır. İlk “bir”, zorunlu varlık, Tanrı’dır. O’nun varlığı yalnız kendisini gerektirir. Var olma, Tanrı’nın özünden gelen gerekimdir. İlk neden ilk gerçekliktir. Tanrı’dan ilk us ortaya çıkar. Çokluk bu usla başlar. Bundan da felek ve nefsin usları türer. Her ustan da, o usun özü ve cismi oluşur. Us cismi aracısız olarak devindiremeyeceği için, uslar sırasının sonunda etkin us, akıl bulunur. Ondan da dünya ile ilgili nesnelerin maddesi, cisimlerin biçimleri ve insan özleri doğar. Etkin us, tümünün yöneticisidir. Yaratılış önsüzdür ve yeri de maddedir. Madde, soyut ve tüm varlığın öncesiz olanı, nefsin eylem alanı, sınırı ve tüm parçaların kaynağıdır. İlk us, kendisini ve zorunlu varlığı bilir. Buradan ikilik doğar. İlk us kendinde olanaklı, ilk varlık için ise zorunludur. Her tikel feleğin ilk kımıldatıcısı vardır. İlk kımıldatıcıları eyleme sokan tinsel varlıklardır. Her feleğin de iyiliğini düşünen kımıldatıcı bir nefsi vardır. Nefsin eylemi, etkin usa ulaşır. Evrenin varlığı, zorunlu olan, Tanrı’yı gerektirir. Başka bir varlığın etkisiyle var olan evren sonsuz olamaz. Devinme, nesnenin özünde saklı güçten doğar. Her nesnenin özünde devindirici bir güç vardır. Nesne kendini kendinin etkin öznesi değildir. Bu güç, nesneye biçim de kazandırmaktadır. İbn Sina metafiziği genelde Aristoteles metafiziği ile Yeni-Platonculuk ve Kelam’ın bireşimidir. Konusu, ilkler ilki, tüm oluşların, yaratışların, varlık bütününün kaynağı olan Tanrı’dır. Tanrı, bütünlüğü nedeniyle nesnelerde, olay ve eylemlerde görünüş alanına çıkar. Varlık vardır, yok olamaz. Varlık üç bölüme ayrılmaktadır 1- Olanaklı varlık, nesnelerle ilgili değişimin, oluş ve bozulmanın egemen olduğu varlıktır. Bu varlık ortamında görülen ne varsa belli bir süre içinde başlar ve biter. 2- Kendiliğinden olanaklı varlık. Olanaklı olmasına karşın, ilk nedenle ilişkilerinden dolayı zorunluluk kazanır. Tümellerin, yasaların bulunduğu evren. Gökkürelerin usları böyledir. 3- Kendiliğinden zorunlu varlık, ilk neden ya da Tanrı’dır. Değişmez ve çoğalmaz. Çokluklar ondadır. Tanrısal zorunluluk illkesi tüm yaratılanların da temel ilkesidir. İbn Sina’nın benimsediği tanrıbilim dört ana konuyu içerir; Evren, ötedünya, ahiret, peygamberlik, Tanrı. Evren yaratılmıştır. Yaratıcı ve varedici Tanrı’dır. O Kelamcılar’ın dediği gibi özgün yapıcı değildir, zorunludur. İlk neden önsüz ve sonsuzdur. Evrenin yaratılması, Tanrı’nın daha önceden varoluşunu gerektirir. Evrenin bütününde yer alan gök katları tanrısal evrenin varlıklarıdır, bunların özleri meleklerdir. Madde dünyasında oluş ve bozulma vardır. Onların tanrısal niteliği yoktur. Bu yaratma olayı da bir fışkırmadır. Ölüm, tinin gövdeden ayrılmasıdır. Gövdelerden ayrılan tinlerin geldikleri kaynakta toplanmaları insanda ötedünya kavramını oluşturur. Ruh, tinsel bir tözdür, ölümsüzdür. Gövdeye egemendir. Ruh gövdeye girmeden önce etkin usta vardı. İnsana bireyselliğini kazandıran odur. Gövdenin yok olması, ruhun varlığını etkilemez. Dirilme tinseldir. İnsanları yaratan Tanrı, onlara verdiği özgür istençle iyi ile kötüyü seçme olanağı sağladı. İstenç özgürlüğü, usla utku arasındaki çatışmadan ve ilkinin üstünlüğünden doğar. İnsan elinden çıkan bütün bağımsız eylemler tanrısal kayra ile gerçekleşir. Özgür istenç tüm insanlarda vardır. Peygamberler de bu bakımdan birer insandır. Ancak, onlarda insanların en yüceleri olan bilginlerde, bilgilerde olduğu gibi bir seziş vardır. Bu üstün seziş gücü, kavrayış yeteneği peygamberlerin etkin us ile buluşmalarını, gerçekleri kavramalarını sağlar. Bu üstün güç ve kavrayış vahy adını alır. Üstün anlayış gücü taşıyan melekler, vahyi peygamberlere ulaştırırlar. Tanrı, özü gereği bilicidir. Kendi özünü bilmesi yaratmayı gerekli kılar. İbn Sina İslam dinine ve Kuran’a dayanarak bilmeyi yaratma olarak niteler. Yaratma eylemi Tanrı’nın kendi özüne karşı duyduğu sevgiden dolayıdır. Tanrı tümelleri bilir. Tikellerle ilgili bilgisi de, tümel nedensellikleri bilmesindendir. Madde ve biçimin ilişkileri üzerinde bilimleri iç bölümde ele alırlar 1- Maddeden ayrılmamış biçimlerin bilimi Doğa bilimleri ya da aşağı bilimler. 2- Maddesinden iyice ayrı biçimlerin bilimi Metafizik, mantık gibi yüksek bilimler. 3- Maddesinden ancak zihinde ayrılabilen, kimi yerde ayrı kimi yerde bir olan biçimlerin bilimi Matematik, geometri, orta bilimler. Zihin bu biçimleri doğru olarak maddesinden soyutlar. Felsefe ise, kuramsal ve pratik diye ikiye ayrılır. Kuramsal olan, bilmek yeteneğiyle elde edilen bilgileri kapsar. Doğa felsefesi, matematik felsefesi ve metafizik gibi pratik felsefe, bilmek ve eylemde bulunmak üzere elde edilen bilgilere dayanmaktadır. İbn Sina, gerek Doğu gerekse Batı filozoflarını etkiledi. Gazali, özellikle, ruh anlayışında ondan etkilendi. İbn Sina’nın deneyci yanı, Gazali’yi kuşkuculuk’a götürdü. Yapıtları Latince’ye çevrildi, ünü yayıldı. Tanrıbilimci filozof Albertus Magnus, tin ve us ile güçleri konusunda İbn Sina’dan yararlandı. YAPITLAR başlıca el-Kanun fi’t-Tıb, 1593, “Hekimlik Yasası”; Kitabü’l-Necat, 1593, “Kurtuluş Kitabı”; Risale fi-İlmü’l-Ahlak, 1880, “Ahlak Konusunda Kitapçık”; İşarat ve’l-Tembihat, 1892, “Belirtiler ve Uyarılar”; Kitabü’ş-Şifa, 1927, “Sağlık Kitabı”. ibni sina, ibni sina kimdir, inşaat, usta, sina, ibni Kaynak

ibni sina ingilizce hayatı kısaca