11Sınıf Tarih / Ders Notları - serkancatarih. "iyiler mutlaka kazanır". Ön ve Arka Kapak.pdf. Adobe Acrobat Document 377.9 KB. Download. 1. Ünite Değişen Dünya Dengeleri Karşısı. Adobe Acrobat Document 616.7 KB.
1860'tan itibaren ilk örgütler Ermeni yardım dernekleri adıyla ortaya çıktı. 1887'de Ermeni ayaklanmalarını örgütlemek için İsviçre'de Hınçak Cemiyeti ve 1889'da Rusya'da Taşnak Ermeni Cemiyeti kuruldu. Osmanlı Devleti'ne karşı teşkilatlanan Ermeniler ilk kez 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda isyan ettiler.
2021-2022 11.Sınıf Felsefe Dersi Ünite Özetleri 2019 - 2020 İndir -11.Sınıf Diğer dosyalar ,2021-202211.Sınıf Diğer dosyalar dosyasını indir 2021-2022 Eğitim - Öğretim Yılı, Sinifogretmeniyiz.biz
Ermeni Meselesi ve Ermenilerle Savaş. 30 Eylül 2014. Ermeni Sorunu. 29 Şubat 2012. İtilaf Devletlerinden Barış Teklifleri. 19 Ekim 2014. Kurtuluş Savaşı Cepheleri. Tarih: 16 Haziran 2013. Osmanlı Devleti'nde Ekonomik Gelişmeler ve Toplum Yapısı.
Belgeleriyle Ermeni ne kitapsız ne kedisiz özet,ne kitapsız ne kedisiz pdf,e matematik 0 pdf,pdf 10.sınıf,pdf 11.sınıf,pdf 11,pdf 10.sınıf
oA65V. Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 3. ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 ünitesinin 2. konusunun devamı olan Berlin’de Ermeni Meselesi konusuna yer verdik. Berlin’de Ermeni Meselesi “Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına yönelik tehditleri analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık. Bu Yazının İçindeki Başlıklar Berlin’de Ermeni MeselesiErmeni Meselesi Nedir?1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Hakkında BilgiBerlin Kongresi Hakkında BilgiBerlin Kongresi’nde Ermeni MeselesiAyastefanos Antlaşması’nda Ermeni MeselesiErmeni Meselesinde Rusya’nın Rolü Berlin’de Ermeni Meselesi Ders Tarih 11 Ünite Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 Konu Berlin’de Ermeni Meselesi Kazanım Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına yönelik tehditleri analiz eder. Berlin’de Ermeni Meselesi konusunda Ermeni Meselesi nedir? 1878 Berlin Antlaşması’nda Ermeni Meselesi nasıl yer almıştır? Ermeni meselesinin Berlin Antlaşmasında ilk kez yer almasının amacı nedir? Ermeni meselesinde Rusya’nın rolü nedir? sorularını yanıtladık. Ermeni Meselesi Nedir? 6. yüzyılda Türklerin Anadolu’ya göç etmeye başlaması ile Ermeniler dinleri yüzünden kendilerine baskı kuran Bizans devletinden kurtulmuşlardır. Selçuklular, dini tercih ve faaliyetlerine karışmamışlardır. Selçukluların hoşgörü politikası Osmanlı Devleti’nin yönetimi sırasında da etkin bir şekilde devam etmiştir. Halk arasında etnik kökenleri ayırmak yerine devlet işlerini kolaylaştırmak adına yalnızca Müslüman ve Gayrimüslim olarak adlandırılmıştır. Müslüman olan bireylerin ayrıcalıklı olduğu durumlar olsa da Gayrimüslim kitleleri de eşit vatandaşlık haklarına sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, çatısı altında bulunan her iki kesimin de gerekli ihtiyaçlarını karşılamış ve kendi korumasına almıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Hakkında Bilgi Rusya, yer aldığı coğrafi konumun elverişsizliği dolayısıyla sıcak denizlere inmek istemiştir. Bu doğrultuda, İstanbul’u ve Avrupa’da bulunan Osmanlı topraklarını ele geçirmeyi hedeflemişlerdir. Aynı zamanda 1853’de gerçekleşen Kırım Savaşı’ndaki başarısızlık dolayısıyla intikam almak isteyen Rusya, Balkanlardaki baskılarını arttırarak Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi birliğini karıştırmıştır. Bu bağlamda, Bosna-Hersek ve Bulgar isyanlarının ortaya çıkmasına yol açılmış ve Osmanlı’ya karşı Sırbistan ve Karadağ gibi ülkeleri ayaklandırmıştır. İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya ve İtalya; isyanlara karşı Osmanlı Devleti’nin galibiyet alması sonucunda çatışmanın daha diplomatik bir çözüme ulaştırılması gerektiğine karar vermiştir. Kararı takip eden 23 Aralık 1876 tarihinde Bahriye Nezaretinde konferans düzenlenmiştir. Ancak önceden Rusya tarafından seçilen kararlar, konferansta alınmış yapısına büründürülerek Osmanlı Hükümeti’ne sunulmuştur. Berlin Kongresi Hakkında Bilgi Avrupa’da yer alan ülkelerin baskısı sonucunda Ayastefanos Antlaşması’nın gözden geçirilmesi adına Berlin’de toplanma kararı alınmıştır. Geçmiş yıllarda kalıca olmadan Kıbrıs’ın kontrolünü İngiltere’ye devreden Osmanlı, Rusya ile etkileşimini arttırmak için İngiltere’ye dayanmıştır. Berlin’de toplanan kongrede hazırlanan antlaşma; Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, Rusya ve İtalya tarafından imzalanmıştır. Yapılan toplantıda yalnızda Ayastefanos Antlaşması düzenlememiş, aynı zamanda Avrupa içerisindeki denge de oluşturulmuştur. Güçler dengesi, Avrupa’daki önemli devletlerin arasında Osmanlı Devleti’ne ait toprakların paylaştırılması ile kurulmuştur. Kongre öncesinde Osmanlı Devleti’nin karşısında yalnızca Rusya bulunurken kongre sırasında Avrupalı devletler de yer almıştır. Berlin Kongresi’nde Paris Antlaşması’nda yer alan “Osmanlı Devleti’nin topraklarının bütünlüğüne saygı” maddesi görmezden gelinmiştir. Bu ilkenin savunucusu konumunda bulunan İngiltere, antlaşmanın imzalandığı tarihlerde Kıbrıs’a yerleşmiştir. Sonuç olarak ise Osmanlı Hükümeti’nin Kıbrıs ve Balkanlardaki hakimiyeti zarar görmüştür. Belirli bölgelerde ıslahat yapmayı kabul eden Osmanlı Devleti, otoritesine önemli derecede sınır getirmiştir. Berlin Kongresi’nde Ermeni Meselesi İngiltere, 19. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı hakimiyeti altında yaşayan Ermenilerin topraklarını incelemeye başlamıştır. Osmanlı – Rus Savaşı’ndan sonra Ermenileri birtakım amaçlar doğrultusunda kullanmak isteyen Rusya, imzalanan antlaşmalarda Ermeniler için kazanımlara yer vermiştir. Bu doğrultuda Ermeni Meselesi, devletlerarası bir çatışma sebebi konumuna gelmiştir. Ermeniler üzerindeki Rus baskısı, Doğu Anadolu’da ele geçirilen bölgeler ile birlikte yoğunlaşmıştır. İngiltere ise Rusya’nın faaliyetlerinden endişe duyarak Ermenileri baskı altından çıkarmayı hedeflemiştir. Sonuç olarak, Ermenilerin Berlin Antlaşması ile birlikte hür olmalarını sağlamak istemiştir. İngiltere’nin çalışmaları, Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan Ermeni halkın bağımsızlıkları için yeni bir devlet kurma girişimlerine ön ayak olmuştur. Örgütlenen Ermeniler ayaklanmaların yanı sıra kanlı isyanlara da yol açmıştır. Ermeni Patrikhanesi ve dini topluluklar hakimiyetinde bulunan Hınçak ve Daşnaksutyun adlı Ermeni örgütleri halkın ayaklanmasına yol açmıştır. Bu doğrultuda, Doğu Anadolu bölgesinde karmaşa yaratarak ve Avrupalı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun üstünde otorite kurmasını sağlayarak bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması hedeflenmiştir. Öncelikle Van’da Harahaç Cemiyeti’nin kurulmasıyla başlayan isyanlar sırasında Rusya tarafında silahlandırılarak güçlendirildiler. Aynı süreç içerisinde Anavatan Müdafileri Derneği ve İhtilalci Armekan Örgütü de kurularak faaliyet göstermeye başlamıştır. Ayastefanos Antlaşması’nda Ermeni Meselesi Ayastefanos Antlaşması’nın 16. Maddesine göre “Babıali, Ermenilerin oturdukları vilayetlerin mahalli şartları dolayısıyla muhtaç oldukları düzenlemeleri gecikmeden yapmayı ve Kürtler ile Çerkezlere karşı emniyet ve huzurlarını korumayı taahhüt eder ve bu konuda alacağı tedbirleri sırası geldikçe devletlere tebliğ edeceğinden, adı geçen devletlerin bu tedbirlerin uygulanmasına nezaret edeceklerini kabul eder.” Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi, Ermenilerin yoğun olarak bulundukları bölgelerde ıslahatların yapılmasını ve yaşam koşullarının düzenlenmesi hedeflenmiştir. Ancak bu antlaşmanın belirli devletlerin çıkarlarına uymaması sebebiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yerine ise Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Osmanlı tarihinde “Ermeni Patırtısı” olarak isimlendirilen ve I. Dünya Savaşı’na kadar aktif bir şekilde devam eden bu mesele, Müslümanlar ve Ermeniler arasındaki etkileşim ve iletişim ağına büyük ölçüde zarar vermiştir. 1914 yılında başlayan savaş sırasında ise Ermeniler gönüllü olarak Rus ordusuna katılmış ve Osmanlı’ya karşı savaşmaya başlamıştır. Aynı zamanda ülke içinde kurdukları örgütler ile cephe gerisindeki savunmayı da zayıflatmışlardır. Ermeni Meselesinde Rusya’nın Rolü 19. yüzyılda başlayarak 20. yüzyılın başına kadar süren Ermeni Meselesinin temel aktörleri oluşmuştur. Osmanlı Devleti’nde barınan gayrimüslimlerin arasında çıkan büyük güçler, aktörlerden birincisidir. Bir diğeri, gayrimüslimlerin desteğini alan ve yoğun milliyetçilik sonucunda bağımsız bir devlet kurma yolunda eylemler yapan Ermenilerdir. Üçüncü bir aktör ise Osmanlı-Rus Harbi ile beraber Balkanlardan gelen göçmen topluluklardır. Sonuncusu ise Doğu Anadolu bölgesinde farklı etnik nüfusların milliyetçi ve sosyalist birliklerin karşısına yerleştirilmesi ile bir siyasi aktör kimliğine bürünmeleridir. Aynı zamanda Osmanlı yönetiminin emperyal doktrini kullanması ile ortaya çıkan toprak kayıpları, şiddet, örgütleri arası çatışma ve yoğun ölçüde milliyetçilik meselenin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar; Osmanlı-Rus Savaşı, Berlin Antlaşması, Ermeni örgütler, Rusya ve İngiltere’nin iç işlere karışması, nüfus meselesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı hükümeti ve 1890 yılında yaşanan olaylar gibi konular çerçevesinde yapılmıştır. İngiltere, ortak çıkarlara sahip olduğu için Osmanlı Devleti’nin topraklarının güvenliğini sağlamak adına çalışmalar yürütmekteydi. Her ne kadar hükümet liberal ve muhafazakâr kesimler arasında değişse de Osmanlı’nın toprak güvenliği üzerindeki politikaları aynı kalmaktaydı. 1878 yılında gerçekleşen Rusya ile gerçekleşen savaşta Osmanlı’nın mağlubiyet alması İngiltere’ye karşı muhtaç devlet konumuna getirmiştir. Rusya’nın ise İngiltere’nin çıkarlarını göz önünde bulundurarak tehditkâr bir tavır alması, Avrupa’da bulunan en güçlü devletlerden biri olan İngiltere’yi endişelendirmiştir. Osmanlı-Rus Harbi’nden galibiyet almasına rağmen Rusya; ekonomik ve askerî açıdan güçsüz duruma düşmüştür. Osmanlı topraklarında sahip oldukları hakimiyet Berlin Antlaşması ile beraber İngiltere’ye devredilmiştir. Rusya’nın müdahalesini minimize etmek adına İngilizler, gizli diplomasiyi olabildiğince kullanarak karşıt çalışmaların önünü kesmişlerdir. Karşıt eylemlerin başında Ermenilerin müdahaleleri gelmekteydi. Hindistan üzerinde bulunan toprakların Rusya’ya bırakılmasını istemeyen İngiltere, 16. maddeyle Rusya koruması altına alınan Ermenileri, Berlin Antlaşması ile birlikte Rusya’nın elinden alınmıştır. Berlin Antlaşması’ndan bir hafta önce imzalanan Kıbrıs Antlaşması ile Osmanlı egemenliği altında olan Hristiyanların korunması görevini İngiltere üstlenmiştir. Bu doğrultuda Rusya ve Osmanlı’nın otoritesini zayıflatmış ve kendi hakimiyet alanlarını genişletmiştir. İngiltere, Berlin Antlaşması sayesinde Osmanlı’nın iç siyasetine karışma hakkına sahip olmuş ve Ermeniler konusunda Osmanlı hükümetine baskı kurmuştur. Ancak İngiltere’nin baskıcı politikası herhangi bir başarı elde edememiştir. Günümüzde yapılan Avrupa kaynaklı tarih çalışmalarında, antlaşmadan yer verilen “Osmanlı toprakları” kalıbı, “Armenia” ve “Doğu Anadolu” biçimde çevrilmiştir. Aynı zamanda metinde yer alan “Hristiyan” kelimesi yerini “Armenians” ifadesine bırakmıştır. Yabancı araştırmalar üzerine yazılan birkaç Türkçe kitapta da çevirinin yanlış bir şekilde yer aldığına rastlanmıştır. 3. Ünitenin Tüm Konuları Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.
Bundan yaklaşık yüz sene önce Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanmış meselenin etkileri halen daha devam etmektedir. Farklı devlette yaşanmış bu olayın etkileri günümüzde Türk Dış Politikası’nın manevra alanını daraltmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’ni bazı yaptırımlarla karşı karşıya bırakmaktadır. İşte bu araştırmanın amacı da yüzyıl evvel yaşanmış olayın hangi koşullarda meydana geldiğini ve bugün nasıl bir şekle büründüğünü incelemektir. Görülecek ki Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını bölmek için planlanan ve uygulanan projenin başarısız olması, bugün yine aynı devletler tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı koz olarak kullanılmaktadır. Bugün belirli emeller doğrultusunda, sistemli şekilde uygulanan bu politikayı iyi kavramak için sorunun daha öncesinden, yani Ermeni tarihinden başlanılarak, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilerin durumu incelendikten sonra günümüze kadar nasıl geldiği kimdir ve Ermenistan neresidir?Tarihte ülkeler isimlerini iki şekilde almışlardır. Birincisi, üzerinde yaşayan toplulukların asıl isimleri unutularak isimleri coğrafi bir bölgeyi ifade etmek için kullanılanlardır Amerika, Irak gibi.. İkincisi ise, üzerinde yaşayan topluluklar ya da milletler sebebiyle isim alan ülkelerdir Türkiye, Fransa, Almanya gibi.. Ermenistan da bir coğrafi isimdir. Ermeniler kendilerini “Hayk” diye isimlendirir ve ülkelerine de “Hayastan” derler.[1]Tarihte, ”Ermenistan neresidir? Nerede başlar? Nerede biter?” sorularına cevap vermek çok güçtür. Ansiklopedik kaynaklarda; Erivan, Gökçegöl, Nahçivan, Rumiye gölü kuzeyi ve Mako bölgesine, yukarı memleket anlamına gelen Armenia, bu bölgelerde yaşayan halka ise Ermeni denildiği bilinmektedir.[2]Ermeni tarihçilerden bir kısmı, altıncı yüzyılda kuzey Suriye ve Klikya Bölgesi’nde yaşayan Hititlerden olduklarını, bir diğer kısmı ise Nuh’un oğullarından Hayk’a dayandıklarını iddia etmektedirler. Bunun yanında, Ermenistan denilen coğrafyaya yerleşen ve bugün Ermeni diye adlandırılan toplumun, bölgenin kesin olarak neresinde yaşadıkları, sayıları ve aynı yörede ikamet eden diğer unsurlara kıyasla nüfus oranları ki, Ermeni tarihçiler bile kökenleri konusunda fikir birliğine sahip değildir. Ermeni tarihçi Boryan, Ermenilerin egemen bir devlete sahip olmadıklarını belirtmiştir. Ermenilerin tarih boyunca büyük güçlerin emrinde, onlara bir araç olarak hizmet ettiklerini ifade eden Boryan, Ermeni tarihçilerin milliyetçi, şövenist emeller doğrultusunda, Ermeni çarlıklarının tarih sahnesinde oynadıkları rolleri abarttıklarını belirtmiş. İleri sürenlerin tarihi bilgi ve gerçeklerle bağdaşmadığını vurgulamıştır.[3]İlk Türk-Ermeni MünasebetleriTarih açısından bakıldığında, Ermenilerin sırayla; Pers, Makedon, Selefkit, Roma, Part, Sasani, Bizans, Arap ve Türklerin hâkimiyeti altında yaşadıkları görülür. Ermeniler’in Türkler ile tanışması da başlamıştır. Bundan önce Abbasiler döneminde görev yapan Türk kumandanlar aracılığıyla olsa da yakın ilişkiler 1015-1020 arasında Selçuklu hükümdarı Çağrı Bey döneminde olmuştur. Bu dönemde Ermeniler, Bizans İmparatorluğu’na tabi durumda idiler. Sultan Alparslan’ın Bizans İmparatorluğu’nu mağlup etmesi sonucunda Anadolu’ya Türk göç ve yerleşmesi hızlanmıştır. Anadolu kısa zamanda Türkleşmiş ve bu sıralarda da ülkelerini Bizans’a terk ederek Anadolu’nun içlerine çekilen Ermeniler, Kilikya adı verilen Çukurova bölgesine yerleşmişler ve burada yine Bizans’a bağlı prenslik kurmuşlardır.[4]Bizans tarafından Maraş valiliğine atanan Ermeni asıllı Vahram; Tarsus, Anavarza, Andırın, Göksun, Elbistan’dan başka Besni, Samsat ve Hısn-ı Mansur’uAdıyamanda ele geçirmişti. Vahram Bizans’a bağlılığını sürdürür gözükürken, Selçuklu Sultanı Melik Şah’a karşı da itaat etmiş ve hatta Müslüman olmuştur.[5]Fakat ölümü meydana getirdiği devletin kısa sürede dağılmasına sebep olmuştur. Bu prensliğin ardından Anadolu’da farklı prenslikler oluşmuştur. Bunların en önemlisi, Anadolu Klikya Prensliği olmuştur ki bu da Anadolu Selçuklu Devleti’ne İmparatorluğu’nda ErmenilerAnadolu ile birlikte Çukurova’nın Osmanlı idaresine geçmesiyle Ermeniler bu kez başka bir Türk devletinin idaresine girdiler. Ancak Osmanlı Türkleri idaresinde Ermeniler, Bizans ve kendi prenslikleri zamanında görmedikleri adalet, hak ve hürriyete kavuştular. Osmanlı hâkimiyetinin buralara kadar uzaması ile nüfusun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu görülmektedir.[6]Nitekim yapılan araştırmalarda nüfusun tabii artışı ile izah edilmeyecek durumlar görülür.[7]Ermeniler idaresi altında bulundukları Türk Devletleri’nde İslam Hukuku’na göre muamele görmüşler ve diğer gayrimüslimlerle birlikte kendilerinin dini inanç ve faaliyetlerine müdahalede bulunulmamıştır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, Eçmiyazin’de kurulan Gregoryen Kilisesi’ne ve mezhebine bağlı olan Ermenilerin teşkilatlanmasına izin verilmiştir. Fatih Sultan Mehmet döneminde ise, 1461’de Bursa’da bulunan Ermeni piskoposu Ovakim ile Anadolu’dan bir miktar Ermeni’yi yeni başkent İstanbul’a getirterek Samatya’daki Sulu Manastır isimli kiliseyi Ermeniler’e vermiş ve Ovakim’i kendilerine patrik tayin etmiştir.[8]Bundan sonra da bir kısım Ermeni İstanbul’a getirilerek belirli semtlere yerleştirilmiştir. Anadolu’da kalanlar ise kale bekçiliği gibi bazı makamlara getirilmişlerdir. Bunun gibi birçok devlet kademesinde görevlendirilen Ermeniler, Osmanlı İdaresi’nin bu hoşgörüsüne karşılık verdikleri hizmetten ötürü “millet-i sadıka” ünvanını idaresindeki Ermeniler arasında mezhep birliğinin olduğu da söylenemez. Çoğunluğu Hıristiyan mezhep olan Ortodoks’lar oluşturuyordu. Ortodoks mezhebine bağlı Ermeniler, Fener Rum Patrikhanesine bağlıydılar. Ancak 1781’den itibaren Katolik rahiplerinin yoğun faaliyetleri ile bu mezhep de Ermeniler arasında kabul göründü. Bunun üzerine Babıali, 1831’de Ermeni Katolik Kilisesi’ni resmen tanıdı. itibaren misyonerlik faaliyetlerini sürdüren Protestan mezhebinin Ermeniler tarafından kabul görmesinin sonucu olarak da Osmanlı idaresi tarafından 1859’da Ermeni Protestan Kilisesi’de resmen tanındı.[9]Böylece Osmanlı İdaresi’ndeki Ermeniler dört ayrı kiliseye bağlı durumda idiler. İnançlarından dolayı toplumda hiçbir zulme uğramayan Ermeniler’e devlet tarafından da dini vecibelerini yaşamaları için baskı ki, kendi din adamlarını yine kendileri tarafından atamalarına müsaade edilmiştir. Bu hoşgörü sadece dini alanda değil, sosyal alanda da kültürel faaliyetler yapılmaya devam etmiştir. Ermeniler, kendi dillerini serbestçe konuşmaya devam ettiler ve Ermeni adlarını rahatça kullanabildiler. Türk matbaasının kurulmasından yaklaşık 160 yıl önce Venedik’te eğitim görmüş Sivaslı Apkar’ adındaki bir papaza 1567’de İstanbul’da bir Ermeni matbaası açmasına izin verildi. Diğer taraftan Marsilya’da kurulmuş olan bir Ermeni matbaasının Fransa Kralı 1643-1715 tarafından kapatılmasına karşılık[10],Osmanlı Devleti’nde Ermeni basını gelişerek devam gelindiğinde de ülke genelinde toplam Ermeni matbaasının sayısı 38’e ulaşmıştır.[11]Bununla birlikte, Osmanlı Devleti’nde Ermeniler’in devlet kademelerinde de görev aldıkları görülmektedir. Nitekim Osmanlı Devleti döneminde 29 Paşa, 22 Bakan, 33 Milletvekili,7 Büyükelçi, 11 Başkonsolos vs. olmak üzere pek çok Ermeni yüksek devlet görevlerinde yer almıştı.[12]Bu durum 1915’e kadar devam Savaşı’na Kadar Ermeni Meselesine Genel BakışFransız İhtilali’nin sonucunda ortaya çıkan “Milliyetçilik” fikri, imparatorlukların bölünmesine sebep olmuştur. Bundan en büyük darbeyi ise bünyesinde birçok milleti barındıran Osmanlı Devleti almıştır. Kuruluşundan itibaren Devlet-i Aliyye ile problemleri olmayan, inanç ve kültürel faaliyetlerini rahatça sürdüren Osmanlı idaresindeki milletler, Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ne karşı politikalarına araç olmuşlardır. Nitekim ilk azınlık isyanı olan Sırp isyanı ve bağımsızlık kazanan ilk azınlık Yunan isyanına batılı devletlerin destek verdiği görülmektedir. Osmanlı Devlet’i tarafından “Düvel-i Muazzama” da denilen bu güçlerin politikalarının parçası olarak tahrik edilen unsurlardan birisi de Ermeniler olmuştur.[13]Avrupalı devletler tarafından sürdürülen bu politika, “Şark Meselesi” olarak şöhret gibi Şark Meselesi, Avrupa devletlerinin Osmanlı tebaası Hıristiyanların haklarını korumak iddiasıyla Osmanlı topraklarını parçalayarak bölüşmeyi ifade eder. Bu politika; sırasıyla imtiyaz, özerklik ve bağımsızlık şeklinde uygulanmayı amaç Kışkırtılması1877-1878 Osmanlı-Rus harbi Ermeniler için dönüm noktası olmuştur. Balkan Hristiyanlarının bağımsızlığını kazanmasından sonra, Anadolu’daki Ermeniler araç olarak kullanılmıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus harbinde Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı Ermenileri kullanmıştır. Bu savaşta Rusya’ya hizmet eden Ermeni Patriği Nerses, harbin sonunda imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nda tatbik etmesi için Rusya’dan hizmetinin karşılığı olarak taleplerde bulunmuştur. Rusya’da buna karşılık Osmanlı Devleti’nden Ermeniler için imtiyaz talep etmiştir. Bu şekilde Ermeniler hem Şark Meselesi’nin bir parçası olmuş hem de devletler arası antlaşmada kendisine yer bulmuştur. Rusya uyguladığı bu politikalar sonucunda Kafkasya bölgesinde egemen güç rolünü almıştır. Bu da başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa devletlerinin politikalarına ters düşüyordu. O güne kadar Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunan İngiltere, Rusya’nın Osmanlı topraklarını kendi başına paylaşması sonunda Rusya ile masaya oturmaya ve politikasından vazgeçmeye karar verdi.[14]Rusya-İngiltere arasındaki bu rekabet meseleyi uluslararası bir hüviyete soktu. Bu durumdan da cesaret alan bazı Ermeniler, yurt içinde ve yurt dışında ihtilalci Ermeni partileri ve dernekleri kurmaya Cemiyetleri ve İsyanlarıBaşlangıçta hayır işlemek amacıyla kurulan dernekler kısa bir zaman sonra Ermenistan kurma planına yönelik eylemler yaparak, Anadolu’daki Ermenileri isyana teşvik ettiler. Bu derneklerin ilki 1878 yılında kurulan Kara Haç Cemiyeti’dir. Bundan 2 yıl sonra 1880’li yıllarda Rusya denetimindeki Ermenistan’da kurulan dernekler Anadolu Ermenileri’ne silah göndermeye başlamışlardı.[15]Bu derneklerin ardından Anadolu’da 1881’de Erzurum’da kurulan Anavatan Müdafileri Pasthpan Haireniats ile 1885’te Van’da kurulan İhtilalci Armenakan teşkilatı takip etmiştir. 1887’de Cenevre’de Marksist Ermeniler tarafından kurulan Hınçak Partisi’nin programında belirtilen ilk hedef Anadolu’daki Ermeniler’in siyasi ve milli bağımsızlığını sağlamaktı.[16]İleride birlikte hareket edecekleri Ermeni İhtilal Federasyonu Taşnaksütyun partisi de 1890’da Tiflis’te kurulmuştur. Kurulan bu dernekler amaçlarına ulaşmak için, parti programlarında da belirttikleri gibi, propaganda, kışkırtma ve terör eylemleri yapmaktan kaçınmıyordular. Sorunsuz halde yaşayan Anadolu Ermenileri’ni harekete geçirmek için yapılan ilk eylemler 1890 yılında meydana geldi. Erzurum’da Anavatan Müdafileri Cemiyeti üyeleri ve İstanbul Kumkapı’da, Hınçak partisi üyelerinin halkı kışkırtması ile patlak veren olaylar yüzyıllardır birlikte yaşayan iki halkı karşı karşıya getirdi. İki taraftan 10 kişinin hayatını kaybettiği bu olaylar[17] tıpkı diğer isyanlar gibi Avrupa basınına “Türkler, Ermeniler’i katlediyor.” şeklinde yansımıştır.[18]Avrupa medyasında görülen bu haberlerden Ermeni çetelerini kimlerin kışkırttığı da anlaşılmaktadır. Bunu Erzurum’da, Van’da, Adana’da, Sasun’da ve birçok yerdeki isyanlar takip etmekteydi. Aynı zamanlarda yurtiçinde ve yurtdışında oluşturulan kamuoyunun sonucunda Anadolu’daki eylemleri araştırmak için Avrupa’da “Tahkikat Komisyonu” oluşturuldu. Bu komisyonun 20 Temmuz 1895’te yayınladığı raporda; Ermeniler’in masum olmadıkları açıklanmıştır. Tüm bunlara rağmen Avrupa Devletleri ve Rusya, Babıali’ye ıslahat uygulamak için baskı kuruyorlardı. Islahat yapılacak iller de Vilayet-i Sitte adıyla Erzurum, Bitlis, Van, Sivas, Maretülaziz Adıyaman ve Diyarbekir olarak belirtilmekteydi. 1896’da Van’da bir isyan çıkaran Taşnak ve Hınçak komiteleri 418 Müslüman ve 1715 Ermeni’nin ölümüne sebep oldular. Bu olayı Taşnak Komitesi’nin planladığı 26 Ağustos 1896 Osmanlı Bankası saldırısı takip etti. İsyanlar ve dış devlet baskıları sonucunda bütün vilayetlerde uygulanması için Aralık ayında Ermeniler’e yönelik bir af kanunu çıkarttı. Bölücü niyetle yapılan bu isyanlar Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine kadar devam etti. Böyle bir durumda Ermenilerle birlikte savaşa girmenin doğru olmayacağı, ya diğer cephede olan Türkler’in yerine Ermeniler’i getirmenin ya da o bölgedekiDoğu ve Güneydoğu Ermeniler’in başka vilayetlere gönderme fikri dönemin Başkomutanı Enver Paşa tarafından dönemin Dahiliye Nazırı Talat Paşa’ya sunulmuştur.[19] Erzurum Milletvekili ve Ermeni Generallerinden Garo Pastırmacıyan ve Van Milletvekili Papazyan’ın da aralarında bulunduğu heyetin Rus ordusuna katılmaları sonucunda Ermeniler’in çoğu o dönemde Osmanlı toprağı olan Halep, Musul başta olmak üzere Bağdat, Şam, Filistin ve Lübnan’a sevk edildiler. Ayrıca eylemleri düzenleyen komiteler kapatılarak 500 kişi 24 Nisan 1915 yılında İstanbul’da tutuklanmıştır. Bugün bu tarih Ermeniler tarafından sözde soykırım tarihi kabul edilerek her yıl ve SonrasıOsmanlı Devleti’nin zor şartlarda olduğu cephede askere ihtiyaç olunan bir dönemde göç ettirilen her kafilenin başına asker görevlendirilerek bir düzine önlem alınmıştır. Buna karşılık başlangıçta korumasız yola çıkan kafilelere, isyanlarda yakınları öldürülen Müslüman halk, köylüler, Halep ve Deyr-i Zor kesiminde Kürt aşiretleri, Arap aşiretleri, bazı çeteler ve eşkıya tarafından önceden düşünülmeyen bir takım saldırılar olmuştur. Bu saldırılarda yaklaşık dokuz bin-on bin kişi hayatını kaybetmiştir. Yirmi beş bin-otuz bin kadar Ermeni tehcir sırasında gıda azlığı, tifo, dizanteri ve salgın hastalıklar sebebiyle ölmüşlerdir. Toplam elli beş bin-altmış bin civarında kayıp vardır.[20]Göç ettirilen Ermeni sayısı hakkındaki bilgi ve belgelere gelince; Osmanlı arşiv belgeleri nüfus istatistiklerine bakılarak konuşmak gerekirse üç yüz doksan bin Ermeni’nin Türkiye’den sürgün edildiği, diğer yerlerdekiler ile birlikte toplam sürgüne gidenlerin altı yüz bin yedi yüz bin olduğu bilinmektedir. Bunlardan Kafkasya ve İran’daki toplam iki yüz doksan bin Ermeni göç ettirme dışında Osmanlı topraklarını terk ettiğine göre; geriye kalan üç yüz doksan bin-dört yüz bine yakın Ermeni’ne tehcire tabi tutulmuştur.[21]Ayrıca 1914 Osmanlı nüfus sayımına göre;[22]1914 yılı Ermeni nüfusu Bu rakamı göz önünde bulundurursak bugün söylenen sözde soykırıma uğramış Ermeni sayısının milyon olduğu rakamının gerçek olmadığı Soykırım Hukuku ile İlişkisi9 Aralık 1948 tarihli “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” soykırımı ”Ulusal, ırksal ya da dinsel bir grubun üyelerini öldürmek” şeklinde tanımlamıştır.[23] Oysa Osmanlı Devleti tarafından yayımlanan talimatnameler incelenirse tehcir; toplama kampı veyahut öldürme amacıyla değil sevk ve iskan sağlayacak Meselesi’nin Bugüne Savaşı’nda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından yerine ulus-devlet şeklinde örgütlenmiş Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Dış politikasını, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi üzerine temellendirmiş olan bu devletin ikili ilişkilerde ve AB ilişkilerinde karşılaştığı temel sorunlardan biri de yukarıda anlatılan Ermeni Meselesi olmuştur. Bugün önümüze koz diye sunulan bu konu bugüne gelene kadar da tarihi hakikatlerinden de sapmıştır. Soykırım niyetiyle yapılmadığı hukuken de sabit olmakla birlikte karşı taraf yani Ermeni Diasporası ve Lobileri bunları göz ardı ederek fanatik ve militarist tutum sergileyerek kendisine zulüm görmüş, masum millet rolü biçmek için her türlü faaliyetler yapmaktan çekinmemektedir. Yaklaşık 150 yıl önce yaşanmış bu olayı kendi lehine çevirmek için yıllarca mücadele vermiş ve hatta dünya kamuoyunda unutulmaması için terör eylemleri yapmaktan da geri kalmamıştır. Bu eylemlerini Ermeni Terör Örgütü “ASALA“ üzerinden gerçekleştirerek 33 Türk diplomatı öldürmüşlerdir. Bu eylemlerin iki temel amacı vardır. Birincisi, bahsedildiği gibi kendilerine amaç edindikleri Türk düşmanlığını bu olay üzerinden şekillendirerek sözde soykırımın intikamını almak. İkincisi ise, aşırı Ermeni grupların uluslararası alanda kendilerini gösterme çabalarıdır.[24]Tıpkı tarihte yaşandığı gibi, terör eylemleri düzenleyerek bu olayları kendilerine yapılıyormuş gibi gösterip dünya kamuoyunda destek kazanmayı amaçlamışlardır ki bunu da kısmen başarmışlardır. Çünkü bu eylemler sonucunda Türk Dış Politikası’nın manevra alanı daralmış, kurulan ilişkilerde bu faaliyetleri düzenleyenlerin ilk amaçları olan “Soykırım” yapıldığının kabulü ön koşul olarak karşımıza çıkmıştır. Bu ilişkiler Türkiye-ABD, Türkiye-AB, Türkiye-Rusya, Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve Karabağ sorunu çerçevesinde İlişkilerinde Ermeni MeselesiErmeni Meselesi’nin belki de en çok etkili olduğu Türkiye ikili ilişkilerinden biri ABD’dir. Gerek ekonomik, gerek askeri müttefikimiz olan ABD, Ermeniler’in nüfus olarak en yoğun yaşadığı ülkelerin arasında gelmektedir. Bu sebepten ötürü de ABD’li yöneticiler açısından büyük bir seçmen kitlesi olan Ermenilere her zaman ihtiyaç duyulmuştur. Ermeniler ’de bu ihtiyacı koz olarak kullanmış ve taleplerini ki bu talep, günümüze dek soykırımın tanınması olmuştur, her defasında yinelemişlerdir. Birçok alanda iş birliği yaptığı ülke olan Türkiye’yi de kaybetmekten korkan ABD’nin Ermenileri de kaybetmeme isteği Türkiye-ABD ilişkilerine her yıl 24 Nisan 1915 olaylarının yıldönümünde gerginlik katmıştır. Aday olan her başkanın ki bugünkü başkan olan Barack Obama’da dâhil seçim döneminde ihtiyaç duydukları Ermeni oyları için soykırımı tanıma vaadinde bulunmuşlardır. Fakat seçildikten sonra da verdikleri sözlere göre değil menfaatlerine göre politika uygulamışlardır. En son 24 Nisan 2010 yılında ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi tarafından 22 oya karşın 23 oyla “Ermeni Soykırım” iddiası kabul edilmiştir. Genel Kurul’da kabul edilmedikçe bağlayıcılığı bulunmayan bu tasarı önerisi geçmiş yıllarda da ikili ilişkilerde koz niyetinde kullanılmıştır. Eğer Türkiye’den bir şey istenecekse bu tasarı, Türkiye’ye ikaz şeklinde olmuş, zarara uğrayacağı ve bağımlı olduğu durumda da gündeme bile getirilmemiştir. Ayrıca, hem Türkiye hem Ermenistan’ı kaybetmeme yoluna giren ABD Başkanları, 24 Nisan yıldönümlerinde “soykırım” kelimesi yerine “katliam, trajedi” gibi kelimeler kullanmıştır.[25]Türkiye-Avrupa Birliği AB İlişkilerinde Ermeni ilişkilerinde Ermeni Meselesi hiçbir zaman temel unsur olmamıştır. İkili ilişkilerde daha önemli yere sahip olan Kıbrıs Meselesi, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin öncelikli olması bu konuya Ermeni Diasporalarının beklediği ilgiyi göstermesini engellemiştir. Bunun sebebi, gerek Avrupa’daki Ermeni nüfuzunun azlığı gerekse Avrupa Devletleri’nin bu konuya yüz yıl evvel olmuş mesele gözüyle bakmasıdır. Avrupa Birliği’nden farklı olarak daha sert tutuma sahip olan ülke Fransa’dır. Böyle olmasının altında da Türkiye-Fransa ilişkilerinin olumsuz olmasıdır. Buna sebepte; ASALA’nın işlediği cinayetlerin Fransa’da gerçekleşmesine karşın, Fransa’nın gerekli tepkiyi göstermemesinden doğan Türkiye’deki Fransa karşıtlığı ve Fransa’nın Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye aleyhine aldığı olumsuz karardır. Fakat Ermeni Diasporaları tıpkı ABD’de olduğu başta yerel yönetimler olmak üzere genelde de ülke yönetiminde ve bunun ardından da AB’nin genel tavrının, soykırımdan yana olması için çalışmaktadır. Oysa AB bu meseleyi sadece Türkiye’nin üyeliğine karşı çıktığı ve ertelemek istediği zamanlarda belirttiği sebeplerden biri olarak göstermenin ötesine geçmemiştir. Eğer ilişkiler seyrinde ilerliyorsa gündeme dahi getirilmemiştir. İlişkilerin sekteye uğradığı dönemlerde Ermeni faaliyetlerinin hızlandığı da görülmektedir.[26]Türkiye-Rusya İlişkilerinde Ermeni MeselesiErmenistan’dan sonra en çok Ermeni’nin yaşadığı ülke Rusya’dır. Eski bir SSCB üyesi olan Ermenistan, bağımsız olması demek Rusya’ya daha az bağımlı olması anlamına gelmekteydi. İkili ilişkileri zaman zaman gergin olsa da Karabağ Meselesi, Rus Lobisi ve Radikal Ermeni grupları Ermenistan’ın, Rusya’ya bağımlılığını en üst düzeye çıkarmıştır. Kendi çıkarlarını üstün tutan Rusya bu meselede Ermenistan’ı Türkiye ile Asya arasında tampon bölge olarak tutmayı temel almıştır. Rusya Dışişleri Eski Bakanı Andrey Kozirev bu durumu şöyle özetlemektedir “Bu bölge bizim hayati çıkarlarımızın olduğu bir alandır. Eğer Rusya burada konumunu kaybederse diğer güçler bizim yerimizi alacaktır ve bu da kaçınılmaz olarak Kuzey Kafkasya’yı istikrarsızlaştıracaktır.”[27]Hem kendi çıkarları için hem de Ermeni Lobileri’nin Rusya’daki etkin gücünün sonucu olarak Rusya, Türkiye-Rusya ilişkilerinde Ermenistan lehinde tutum sergilemektedir. Rus Duma’sı iki kez, 1995 ve 2005 yıllarında Ermeni Soykırımı iddialarını kabul eden kararlar almıştır. Rus Devleti ilgilileri, yeri geldiğinde, soykırım iddialarını anma törenlerine katılmakta ancak Türkiye’yi rencide edecek sözlerden kaçınmaktadırlar. Mesela Medvedev, son olarak 20 Ağustos 2010 tarihinde Erivan’a yaptığı ziyaret sırasında Soykırım Anıtı’nı ziyaret ederek bir çelenk koymuş ve 2008 yılı ziyareti sırasında bu anıtın bahçesine dikmiş olduğu ağacı sulamıştır.[28]Ayrıca Kuban bölgesindeki dini ve etnik topluluklar, ”Kuban Etnik Topluluklarından Türk Hükümetine Çağrı” başlıklı bir bildiri kabul ederek 1915-1923 olaylarının adil bir şekilde değerlendirilmesini ve bu olaylar adına pişmanlık duyması gerektiğini belirtmişlerdir.[29]Son protokolleri de dikkate alarak konuşursak Rusya, bu sorunun iki ülke arasında hallolmasını ve ilişkileri daha fazla engellememesi gerektiğini ancak Karabağ sorununda da Türkiye’den Ermenistan’ın lehinde tutum almasını SorunuKarabağ bölgesi ve onu çevreleyen rayonlar’ uluslararası hukuka göre Azerbaycan’a ait olduğu bilinmektedir.[30] Fakat Ermenistan’ın bu işgalci ve emperyalist tutumu gerek Kafkasya’daki barış açısından gerekse Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin seyri açısından sorun oluşturmaktadır. Çünkü uzun ve zor müzakereler sonucunda 10 Ekim 2009 tarihinde imzalanabilen Protokoller’i Türkiye’nin, kendisinin onaylaması için ön şart olarak sunduğu maddelerin biri de Karabağ Meselesi’dir. Fakat Ermenistan, meselenin çözümünde Ermenistan’ı Rusya ile Türkiye arasında sıkışmış bir coğrafya olarak tanımlamakta işgal edenin kendisi değil de Azerbaycan olduğunu ileri sürmektedir.[31]Bu meselede de hukuken Ermenistan’ın suç işlemesine karşın Avrupa Devletleri, Ermenistan’ı kullanarak Karabağ’ı Azerbaycan’dan ayırmayı planlamaktadırlar.[32] Türkiye ise, gerek Azerbaycan’a yakınlığından gerekse bölgedeki barışın sağlanması açısından bu tutumlar karşısında Ermenistan’a olan sınır kapısını kapatmış ve bu işgalci tutumundan vazgeçmesi için diplomatik ilişkileri askıya almıştır. Türkiye’nin Bu Olaylara Karşı TutumuErmeni Lobileri’nin Türkiye için önemli olan ve iş birliği yaptığı ülkelerde kamuoyu oluşturma çabalarına tutumu militarist ve fanatizmin karşısında realist ve barışçıl bir politikadır. Kabul etmesi için zorlanan soykırım iddialarının kabulüne karşı Türkiye, bu işin siyasi malzeme olarak kullanılmasına karşı çıkmaktadır. Bu sebeptendir ki protokollerde Tarihi Alt Komisyon’un kurulmasını ve bu komisyonun da tarafsız olarak tarihi belgeler ışığında olayın çözüme kavuşmasını istemektedir. Fakat Ermenistan bilimsellikten öte fanatik söylemlerle diğer ülkelere soykırım iddialarını kabul etmek için diplomatik baskı uygulamaktadır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasında bu durum şöyle özetlenmektedir; “Tarihi olayların tarihi belgelere dayandırılarak araştırılması gerekir. Şimdiye kadar siyasi amaçlarla propaganda yapılmaktadır. Tek yönlü hafızaya değil adil hafızaya ulaşmak gereklidir.”[33].Bunun yanı sıra Karabağ Meselesinde de emperyalist tutumu terk edip bölge barışı için gerekli adımların atılması gerektiği protokollerde olarak söylemek gerekirse, Ermenistan, Türkiye’nin talebi olan Tarihi Alt Komisyon teklifini reddetmek yerine sorunun gerçekten çözülmesi için gerekli adımlar atmalıdır. Aksi takdirde yüz yıl evvel yaşanmış bu acı olay üstünden nemalanmak hem Ermenistan için hem de bölgenin huzur ve refahı için zararlı İbrahim YEYİNBaşkent ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilerKaynakçaAkgündüz, Ahmed, “Sorularla Ermeni Meselesi”, OSAVBal, İdris. Çufalı, Mustafa, “Dünden Bugüne Türk-Ermeni İlişkileri”Çelik,Kemal,”Ermeni Sorunu Göç Ettirme Sözde Soykırım İddiaları Ve Gerçekler”,Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi,Mayıs-Kasım 2003,Yıl16,Sayı;31-32. Dışişleri Bakanlığı Basın Yayın Tercümesi, Cilt 30, 1-171, İlkbahar 1977, “The Armenian Review”Gülşen,Halit,”Ermeni Araştırmaları Dergisi”,Sayı 35,2010Halaçoğlu,Yusuf,”Ermeni Tehcir”i, Yayınları, Yusuf,” Osmanlı Kimliği ve Aşiretle”r, Soykırıma”, ve Ermeniler”,USAK YayınlarıLütem,Ömer Engin,”Ermeni Araştırmaları Dergisi”,Sayı 35,2010Lütem,Ömer Engin,”Ermeni Araştırmaları Dergisi”,Sayı 36,2010Öke, M. Kemal, “Ermeni Meselesi”,Aydınlar Ocağı YayınlarıSertçelik, Seyit, “Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci 1678- 1914”, TBMM Yayınları[1] Akgündüz, Ahmed, Sorularla Ermeni Meselesi, OSAV Yayınları,s .21[2] Akgündüz,Aynı eser, Sertçelik, Seyit, Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci 1678- 1914, TBMM Yayınları, Halaçoğlu,Yusuf,Ermeni Tehciri, yayınları, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,”Tapu-Tahrir Defterlerine göre İlk Yarısında Sis Sancağı”,Tarih Dergisi sayı 32, Halaçoğlu,Yusuf,Ermeni Tehciri, yayınları, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,Aynı Halaçoğlu,Yusuf,Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Halaçoğlu,Yusuf,Ermeni Tehciri, yayınları, Gülşen,Halit,” Osmanlı-Rus İlişkilerinde Ermeni Faktörü”,Ermeni Araştırmaları Dergisi,Sayı 35,2010.[15] Halaçoğlu,Yusuf,Ermeni Tehciri, yayınları, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,Aynı eser, sorunu göç ettirme,sözde soykırım iddiaları ve gerçekler”, ve Halaçoğlu,Aynı eser, Çelik,Kemal,”Ermeni sorunu göç ettirme,sözde soykırım iddiaları ve gerçekler”, Çelik,Kemal,”Ermeni sorunu göç ettirme,sözde soykırım iddiaları ve gerçekler”, Çelik,Kemal,”Ermeni sorunu göç ettirme,sözde soykırım iddiaları ve gerçekler”, Halaçoğlu,Yusuf,Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Halaçoğlu,Aynı eser, Halaçoğlu,Aynı eser, Laçiner,Sedat,Türkler ve Ermeniler,USAK Yayınları, Laçiner,Aynı eser, Laçiner,Aynı eser, Laçiner,Aynı eser, Lütem Ömer Engin,”Ermeni Araştırmaları Dergisi,Olaylar ve Yorumlar”,Sayı 36,2010, Lütem,Aynı eser, Lütem Ömer Engin,”Ermeni Araştırmaları Dergisi,Olaylar ve Yorumlar”,Sayı 35,2010, Laçiner,Sedat,Türkler ve Ermeniler,USAK Yayınları.[32] Mumcu,Uğur,Milliyet,Gözlem,12-02-1992.[33] Lütem Ömer Engin,”Ermeni Araştırmaları Dergisi,Olaylar ve Yorumlar”,Sayı 35,2010,
11. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Osmanlı… – Evvel Meselesi Doğu Sorunu Özet – Tarih Meselesi nedenleri ve sonuçları özet kısaca 11. sınıf – DÜN BİZİ NASIL ÇAĞIRMIŞTI? II – İstiklal Meselesi Nedir ? – Tarih tarih ders notları ~.Şark Meselesi Doğu Sorunu Tarihi tarih dersi ders notları – A.PDF TARİH ÖĞRETMENLERİNİN TARİHSEL DİL KULLANIMI – Düşünce – nin Osmanlı Üzerindeki Politikası Hakkında Türk Tarih Tezi – I. Ahmed Han – Tarih Dersi Tarih Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1 Vize Ders Özeti. 11. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Osmanlı… – Evvel Cevap. 19 Nisan 1919 tarihinde Kazım Karabekir Paşa Trabzon'a, 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Samsun'a birbirine benzeyen iki tarihten Türk milletinin hayatında birer dönüm birincisi, Doğu Anadolu'nun ikincisi de, bütün yurdun kurtuluş mücadelesinin başlangıç tarihidir. Islahat Fermanının Kapsamı. 1856 Islahat Fermanı ile tüm din ve mezheplerin törenleri serbest bırakılmıştır. Din ve mezhep değiştirme konusunda herhangi bir zorlama yasaklanmıştır. Osmanlı uyruğunda olan herkesin milliyet farkı gözetilmeksizin devlet memurluğuna kabul edileceği hükmü getirilmiştir. Irk, mezhep ve dil. Şark Meselesi Doğu Sorunu Özet – Tarih Portalı. EBA Hesabı Oluştur. TC Kimlik No. Şifre. EBA şifresi nasıl alınır? EBA'ya karekod ile gir. EBA'ya girişin en kolay yolu. EBA Mobil uygulamasına giriş yaparak Ana Sayfanın sağ üst köşesinde yer alan karekod ikonuna dokunarak bu karekodu telefonuna okutmalısın. Karekod Oluştur. 11. Sınıf Tarih Kitabinin Özeti. Bende 11. sinif öğrencisiyim ve bu konu işime çok yarıyor umarım sizin de işinize yarar…!!!! İyi çalışmalar. 20. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU. TRABLUSGARP SAVAŞI 1911-1912 A-İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalinin Nedenleri. 1-Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve. Osmanlı Devletine 1815 de hasta adam teşhisi konmuştu. Büyük devletler arasında hasta adamın mirası paylaşma konusunu şark meselesi olarak adlandırılmıştı. Savaşını sona erdiren Mondros Mütarekesi aslında Şark Meselesini gerçekleştirmek anlamına geliyordu. Şark Meselesi nedenleri ve sonuçları özet kısaca 11. sınıf – Eokultv. Hande Sitemize hoş geldin.. Ücretsiz üye olarak sana özel profil sayfanı oluşturabilir, hem eğlenip, hem bilgi arşivini oluşturabilirsin. Ne duruyorsun arkadaşlarla tanış, sosyalleş. TARİH DÜN BİZİ NASIL ÇAĞIRMIŞTI? II – İstiklal Gazetesi. Nüfusu 52 milyon 1999 tah. olan İngiltere'nin başşehri Londra'dır 1999 tah. 7 milyon. Nüfusu 1 milyonu aşan bazı diğer önemli şehirleri Manchester, Birmingham, Liverpool, Bristol ve. Tarih Kitabı Cevapları Meb Yayınları 2019 2020, Tarih Kitabı Cevapları Meb Yayınları, Tarih Kitabı Cevapları, Tarih Kitabı Cevapları Sayfa 117,… Şark Meselesi ile Osmanlı Devleti'nin bütün toprakları paylaşılmak istenmiştir. Avrupalı devletler bu doğrultuda; I. Osmanlı. Şark Meselesi Nedir ? – Tarih Bilgi. Şark Meselesi, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlıların Avrupa'dan atılarak, eski Bizans İmparatorluğu'nu canlandırma şekline dönüştü. Bu süreçte Rusya'nın kışkırtması ile Balkanlarda Hristiyan azınlıkların isyanı da başlamıştı. 1876'da İngiltere'nin isteğiyle İstanbul'da tersane konferansı. İki Kıvılcımlı, Tarih Tezi ve Politika Bu bildiride, Kıvılcımlı'ya ilişkin bugüne kadar söylediklerimin özeti niteliğindeki üç başlık; "iki Kıvılcımlı", "Tarih Tezi" ve "politika" birbirinden virgülle ayrılmış, herhangi bir öncelik-sonralık ilişkisi olmaksızın yan yana sıralanmıştır. Fransa'da bulunmuş, Fransızca öğrenmiş, açık fikirli bir insan olan Said Efendi'nin ismi de elbette ki aynı bağlamda ideal bir isim olarak görünecekti. Said Efendi, 1726'da, Müteferrika ile de temasa geçerek matbaa hazırlıklarına başlarken, Fransa da yakından izlediği bu çalışmalardan yararlanabilmek için harekete geçmişti. Şark Meselesi Doğu Sorunu Tarihi Olaylar. Avrupa tarihinde kullanılan bu terim diplomatik çevreler ve zamanın popüler basını içinde Berlin Kongresi'nden başlayarak "Şark Meselesinde olduğu gibi Ermeniler'in Osmanlı İmparatorluğunda ki konumlarını ve benimsenen bakışı" ifade etmekteydi. Ancak Ermeni meselesi "beraber yaşadıkları komşu toplumlardan korunması ve Ermenilerin hak ve özgürlükleri" anlamında öne. tarih dersi ders notları – A. Tarih Kitabı Cevapları Meb Yayınları 2019 2020, Tarih Kitabı Cevapları Meb Yayınları, Tarih Kitabı Cevapları, Tarih Kitabı Cevapları Sayfa 96, YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINDA DA BERABER OLACAĞIZ.. Tarih DERSİNİN KİTAP CEVAPLARI SİTEMİZDE YAYINLANACAKTIR.. KİTAP. Şark Meselesi Konu Anlatımı hakkında kısa bilgi Avrupa’nın Şark Meselesi’nden beklentileri nelerdir? Rusya ve Şark Meselesi… Türklerin Kullandığı Takvimler Kısaca 31 Ocak 2020. Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Doğru Yanlış Etkinliği 31 Ocak 2020…. 11. Sınıf Tarih 3. Ünite Full Tekrar 1 Uluslararası İlişkilerde. İstanbul'un Fethi; Bizans İmparatorluğu – Osmanlı Devleti savaşları İtalyan ressam Fausto Zonaro'nun "II. Mehmed'in Konstantinopolis'e Girişi" adlı tablosu. PDF TARİH ÖĞRETMENLERİNİN TARİHSEL DİL KULLANIMI – ResearchGate. 9 Ocak 2013 Çarşamba. 8. Sınıf İnkılâp Tarihi 2. Ünite Ders Notları. YURDUMUZUN IŞGALINE TEPKILER. 20. YÜZYILIN BAŞLARINDA AVRUPA. 18. yüzyılın ortalarında Ingiltere'de başlayan sanayi inkılabı ile 1789'da gerçekleşen Fransız Ihtilali, Avrupa'yı ve dünyayı yoğun bir şekilde etkiledi. Sanayi Inkılabı ile üretim. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersini okuturken kısaca şu amaçlar göz önünde bulundurulacaktır…. Meselesi. Demokratikleşme Hareketleri…. MADDE -11- tarih ve 272 sayılı Kurul kararı ile kabul edilen ve 2538 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanan "Ermeniler, Yunan-Pontus. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/4, Fall 2012, p. 807-841, ANKARA-TURKEY İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE GEÇİŞ SÜRECİNDE ORTAÖĞRETİM TARİH PROGRAMLARINDA DEĞİŞİM II LİSE Erdal ASLAN* ÖZET Bu araştırmada Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra "Tevhid-i Tedrisat Kanunu"na uygun olarak. Tarih-Siyaset Düşünce – WordP. Tarih 11 Birinci Ünite Birinci ve İkinci konu sunusu pdf için tıklayınız. Avrupa'da Din Savaşlarından Modern Devleter-WESTPHALIA BARIŞI’NDAN MODERN DEVLETLER HUKUKUNA-Otuz Yıl Savaşları sunusu için tıklayınız. WESTPHALIA BARIŞI’NDAN MODERN DEVLETLER HUKUKUNA-Otuz Yıl Savaşları sunusu pdf için tıklayınız. 11 Namık Kemal, 1327, "Şark Meselesi", Makâlât-ı Siyâsiye ve Edebiye, İstanbul, 12 Namık Kemal, agm., 13 Osmanlı devletinin kötü idaresinin, Kemal Bey'in pek çok siyasi ve sosyal içerikli yazısına konu olduğu bilinmektedir. Islahat Fermanı Hakkında Bilgi, Konu Özeti, ödev araştırması, kısaca bilgi, ıslahat fetmanı neleri getirmiştir, ıslahat fermanı maddeleri, Islahat Fermanı 1856 * Tanzimat Devri'nin ileri bir aşamasıdır…. Sonraki Makale Şark Meselesi Hakkında Bilgi, Kısaca Konu Özeti… 11 Mayıs 2016. İngiltere' nin Osmanlı Üzerindeki Politikası Hakkında Bilgi. Türk Tarih Kurumu da bu çalışmaları yürütmek üzere 15 Nisan 1931 tarihinde kurulmuştur. Türk Tarih Tezi'nin tartışıldığı Tarih Kongresi, 2-11 1932 tarihinde Ankara'da yapılmıştır. 1935 yılında, tarihçi ve öğretmen yetiştirmek üzere Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulmuştur. Atatürk, Türk Tarihinin. Ortadoğu’daki karışıklık ve bu bölgede Batılı ülkelerin Kürt Devleti kurma amaçları. PKK terörü. Azınlık okulları. Misyonerlik faaliyetleri. Balkanlardaki Yunanistan, Makedonya ve diğer ülkelerin sınır anlaşmazlıkları, Şark meselesinin günümüze uzanan etkileri olarak görülebilir. 11. Sınıf Tarih; 12. Sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük; Diğer Dersler. Coğrafya. 9. Sınıf Coğrafya… Viyana Kongresi şark meselesi kısaca özet 11. sınıf. Osmanlı Devleti'nin Siyasi Varlığına Yönelik Tehditler 11. Sınıf. Liselere Giriş Sınavı LGS 6 Haziran 2021 Pazar. Temel Yeterlilik Sınavı TYT. Atatürk'ün Türk Tarih Tezi – A. Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır. -Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ başlamıştır. -İstanbul'dan kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır. -Feodalite derebeylik sistemi çözülmeye başlamıştır. İstanbul'un Fethinin Türk Tarihi Bakımından Sonuçları. Sultan I. Ahmed Han – Tarih Dersi Tarih Öğretmeni. Böylece, 13 Şubat 1925 tarihinde Piran'da başlayan Islamî/Nakşibendî direnişinin yönetici kadrolarından Şeyh Said ile birlikte toplam 47 şahsiyet, Mahkemece verilen idam kararı üzerine, 29 Haziran 1925 Pazartesi günü saat 0300 sıralarında, Diyarbakır'ın Dağkapı mevkiinde kurulan 47 sehpada asılarak idam edilmiştir. Vize Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1 Vize Ders Özeti. Böylece Şark Meselesi, bir tarihi terim olarak anlam kazanmaya başladı. 11. Sınıf Tarih Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 96 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. 2021-2022 Ders ve Çalışma Kitapları TIKLA!.
ermeni meselesi özet 11 sınıf