OğuzAtay'ın Deliliğe Methiyesi: Tehlikeli Oyunlar Atay‘ın, Tutunamayanlar (1971) Cumhuriy et rejiminin ―makbul va tandaĢ‖ imali için uzun yıllar .
Tutunamayanlarromanı Oğuz Atay'ın ilk kitabıdır. Oğuz Atay Tutunamayanlar kitabı ile 1970 TRT Roman Ödülü' nü kazanmıştır. Kitapta kullanılan dil, anlatım şekli itibariyle türk edebiyatının yenilikçi eserlerindendir. Kitap belirli bir olayı anlatmaktan ziyade izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar ve ruhsal
TutunamayanlarOğuz Atay. Türk edebiyatının en iyi yazılmış eserlerinden biridir Tutunamayanlar. Alışılmış üslubun dışında, yer yer kasvetli, okuyucuyu kızdıran, sevdiren ama bir o kadar da bağlılık yapan, bizi, insanlığı kısaca hayatı anlatan bir roman. Unutulmaz karakterler, Selim Işık, Turgut Özben, Süleyman
Tutunamayanlar- Oğuz Atay (Sıfır) - Çağdaş Edebiyat romanları uygun fiyatlarla ilan ve alışverişte ilk adres sahibinden.com'da sahibinden mobil uygulamasının milyonlarca kullanıcısına sen de katıl !
TurkishStudies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 12/7 fOğuz Atay’ın Tutunamayanlar Adlı Romanında Yapı ve İzlek 645 saflığa sahiptir. Duyarlıdır, düşüncelidir, duygusaldır, masumdur, çekingendir, kırılgandır. Selim hayatı boyunca sadece inandığı değerleri
ZoOP9q.
Tutunamayanlar, Oğuz Atay tarafından yazılan modernist bir eserdir. Ayrıca Tutunamayanlar olay örgüsü bakımından postmodern bir eserdir. 1950-1980 arası Türk edebiyatının ürünüdür. Tutunamayanlar, Türk edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden biridir. Türk romanında modernizmden postmodernizme geçişi sağlayan yapıttır. Tutunamayanlar’da, insanın yaşadığı toplumla, o toplumun değerleri ve yaşam biçimiyle uyuşamaması ve bunun doğurduğu çıkışsızlık anlatılır. Eser, Türk edebiyatında ciddi manada ilk postmodern deneme özelliğini taşıyor. Bu nedenle, olay örgüsü ve gerçeklik modernist roman sınırlarından uzaklaşmış, âdeta ufalanmış. Romanda bildiğimiz tarzda bir olay örgüsü bulmak imkânsız. Metinler arasılık tekniği, postiş ve leitmotifler sayesinde roman, gerçeğin yıkılışına tanıklık hangi bakış açısıyla yazılmıştır?Romanda genel olarak hâkim bakış açısı birden fazla anlatıcı, birden fazla anlatım tekniğiyle birlikte yer alır. Romanda ağırlıklı olan ses genellikle “olayları üstten izleyerek özellikle başkişinin ve çevresindeki kişilerin düşüncelerini ve duygu dünyalarını açıklayan” hakim bakış SOYSAL EŞİTTİTutunamayanlar, modernizmle postmodernizmin dönüşümünü gerçekte doğru olmadığını bildiğimiz birçok bilgi var. Örneğin Gogol’un intiharından bahsediliyor. Aslında Gogol’un intihar etmemiştir. İşte, edebiyatın gerçekle ilişkisini ortaya koyan güzel örnekler bunlar. Edebiyat ne bir haber getirici ne de bir eğitimcidir. Kısacası anlatıcı, realiteyi ortaya koymak gibi bir sorumluluk hissetmemelidir. Anlatının en önemli kamçılayıcıları ironi ve çarpıtmadır. Bu iki sihirli kavram postmodern romanın okunduğu anda estetik bir hazza ulaştırmasını sağlar. Artık geleneksel ve modern olan yıkılmıştır. Olay gerçeğin içine gömülmüş, kaybolmuştur. Tabii bu romanda realitenin tamamen kaybolduğu anlamına gelmez. Romanın gerçeği kendi içerisinde tutarlılık gösteren bir boyuttur. Boyutlar arasındaki zıtlıklar ve yanlışlar, küçük bir “hikâye içerisinde hikâye” ile gerçekliğe Selim gerek Turgut gerekse diğer karakterlerin ortak noktası; modern dünyanın ikiyüzlülüğü ile başa çıkamayan insanlar, tutunamayan kişiler olmaları. Romanın 254. sayfasında bu durum şu şekilde dile getiriliyor “Gerçekle düş birbirine karışıyor, yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.”Tutunamayanlar Romanının Özellikleri ve Sık Sorulan SorularOğuz Atay’a ait Tutunamayanlar romanı ile ilgili sık sorulan soruları yanıtladığımız bu bölümde, bu romanı modernist roman tekniği açısından ele adlı metinde yazara özgü dil ve anlatım özellikleri nelerdir?Oğuz Atay bu eserde uzun paragraflar kullanmıştır. Aynı zamanda konular arasında hızlı geçişler yapmıştır. Bu özellikler modernist ve postmodern romanların genel yapısında mevcuttur. Tutunamayanlar etkilendiği anlayışlar gereğince kişi, mekan ve zaman unsurlarını belirsizleştirme eğilimindedir. Bu sebeple anlatım içerisinde kişisel özelliklerle ilgili betimlemeler daha ziyade duygu dünyasına yöneliktir. Eserde kullanılan dil yaşayan olay akışını yönlendiren temel çatışma nedir?Tutunamayanlar romanına baktığımız zaman buradaki temel çatışmanın insanın hayatta kendini değerli hissetmesi ya da hayatın içerisinde kendine bir yer edinememesi olduğunu görüyoruz. Zaten bu romanın ismine de yansımış Tutunmak ya da tutunamamak. Farklı olmak, toplum tarafından dışlanan bir kişi olmak veya toplumda saygı gören ve yaptıklarıyla önemli addedilen bir kişi olmakla eşdeğerdir. Çünkü toplum tarafından benimsenmeyen farklılıklar daima dışlanır. Değer gören farklılıklar ise yüceltilir. Biz durum buna Kısacası metinde ötekileşme-kabul görme çatışması ruh hâlinde meydana gelen değişimi metinden hareketle nasıl açıklayabiliriz?Turgut’un ruh halindeki meydana gelen değişimi açıklarken en önemli husus onun hayatta değer verdiği kişilerin aslında toplumda değer görmeyen kişiler olduğunu anlamasıdır. Bunu anladığında toplum içerisinde edindiği kendi rolünü de sorgulamaya başlamıştır. Böylelikle hayata ve insanlara karşı olan güvenini de kaybetmiştir. Demek ki farklı karakterler üzerinden empati yoluyla hayatta değer görmenin önemini algılayan ama toplum tarafından değer görmediğini hisseden bir roman kahramanından arkadaşı Burhan’la karşılaştığında Turgut’un neler hissettiğini ve düşündüğünü söyleyebiliriz?Turgut, Selim’in arkadaşıyla karşılaştığı zaman Selim’i hatırlamıştır. Aslında burada Selim’in arkadaşı Burhan tam olarak Selim’in bir semboldür. Burhan, bu yönüyle çıkışsızlık ve yaşam karşısındaki kaybedişi temsil adlı metindeki açık ve örtük iletiler nelerdir?Eserdeki temel ileti, bağlanma ve ait hissetmenin insan için fıtrata ait bir gereksinim olduğudur. Bu mesaj romanın farklı yerlerinde örtük ve açık iletilerle karşımıza çıkar. İnsan gelenek ve modernite arasında kaldıkça çıkışsızlığa sürüklenir. İşte Tutunamayanlar romanının kahramanları da bu çıkışsızlığı en derinden modernist teknikler nelerdir?Eserde iç konuçma Olric karakteri ile somutlaştırılmıştır. Ayrıca sıkça geriye dönüş, metinler arasılık ve bilinç akışı tekniklerinden ile ilgili anlatıcı ve bakış açısının çeşitliliğinin sebebi nedir?Bunun sebebi hayatın çok farklı açılardan değerlendirilmesidir. Bu yapılırken empati ve psikolojik çözümleme tekniklerinden romanında ne anlatılıyor?“Tutunamayanlar” romanında intihar eden Selim’in ölümünden sonra Turgut Özben’in yaşadıkları bahsedilen tutunamayan kitle, hayatı boşlayıp düşünmeden yaşayan insanlar değildir. Tam aksine, düşünmeyi düşündüren acıların ortaya çıkardığı bir zümredir bu. Ancak bir gerçek vardır. İnsan ne kadar düşünürse düşünsün hiçbir zaman dünyanın insanı baskılayan çeperi yok olmayacaktır. Tutunamayan zümrenin temel özelliği, anlamın bir işe yaramadığını düşünüp anlamsız ve absürt olanı özellikle seçmektir. Romanın 631. sayfasında bu durum şöyle anlatılıyor “Bu deftere anlamsız sözler yazmak istiyorum artık. Aklımı kullanmaktan ve anlaşılmaya çalışmaktan bıktım. Hiçbir zaman da anlamlı olmayı becerebildiğimi sanmıyorum.”“Tutunamayanlar”da ön plana çıkan bir diğer özellik, iç seslerin çok iyi bir şekilde kullanılıp Olric gibi bir “id”, “ego” çarpışmasını simgeleyen karakterin romanda yer almasıdır. “Tutunamayanlar” süperegolarını yok etmeye çalışan kişilerdir. Ancak bu süperegonun yok olmasının kendilerine sağlayacağı yarar-zarar konusunda da kararsız kalmışlardır. Bunun için romanın geneline sinmiş derin bir gerilim vardır. İnsani şablonlar ve toplum şablonları arasındaki derin farklar, anlatıcının zihninde büyük dengesizlikler oluştrmaktadır. Anlatıcı, sürekli bir bekleme hâlindedir. Bazen korkuyu, bazen ölümü, bazen ne olduğunu bilmediği bir duyguyu beklemektedir. Ancak bir gerçek vardır ki, beklediklerinin hiçbiri gerçek bir tahayyül değildir. Biri hariç Atay’ın hayat hikâyesine baktığımızda, onun hayatında yaşadığı sağlık sorunlarının bu romanda da kendini gösterdiği anlaşılmaktadır. Atay, hastalığı konusunda bir hayli bilgi sahibi olmalı ki, romanındaki umutsuzca beklenti tiratlarında, uzun uzun tıbbî terimlerden yararlanmaktadır. Belli ki, ölüm korkusu onda tarifi mümkün olmayan bir hissiyat uyandırmaktadır. Bu anlamlandırılamayan dünyadan sessiz bir kaçıştır. Nitekim kitabın 613. sayfasında bu durum şöyle anlatılır “İyileşmek istemiyorum. Artık bu kadarını ümit edemiyorum. Göğsümde sıkışıp kalmış korkuyu atabilsem yeter bana.”Tutunamayanlar için dünya bir eziyet yuvasıdır. Anlatıcı bu durumu şu sözlerle dile getirir “Yüzünüze bakar bakmaz, gözlerinizin ifadesinden, size eziyet etmenin onlar için faydalı olacağını görüyorlar.” s. 661 Tutunamayanlar, aslında dünyayı önemsemez gibi görünseler de; bu kabullenilmiş bir çaresizlikten başka bir şey değildir. Bu durum yer yer kendini gerçekleştiren bir kehanet hâline gelir. Ancak, diğer insanlardan olaylar karşısında alınan en ufak bir tepki, bu insanlar için önemlidir “Söyler söylemez unuttuğumbir sözün onu aylarca ilgilendirmesinden gururlandım.” s. 666Yazımızı, Atay’ın romanın 671. sayfasındaki şu sözleriyle bitiriyoruz. Gerisi size kalmış…“Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum.”Ensar KILIÇBu yazının tüm hakları ait olup, yazı izinsiz kullanılamaz.ÖzetBaşlıkTutunamayanlar Oğuz Atay Romanı Hakkında İlk postmodern romanAçıklamaTutunamayanlar, Türk edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden biri. Eser, Türk edebiyatında ciddi manada ilk postmodern deneme özelliğini taşıyor. Bu nedenle, olay örgüsü ve gerçeklik modernist roman sınırlarından uzaklaşmış, âdeta KILIÇYayımlayanSimit Çay Edebiyat AkademikLogo
Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanı, yazarın ilk kitabı olup 1971 yılında yazılmış, 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Modern Türk edebiyatının en önemli ismi Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı eseri ilk romanıdır. Eserin ilk yayım yılı 1971’de iki cilt olarak, 1984’te ise tek cilt olarak yayımlanmıştır. Eser, içeriği ve biçimsel anlatımı açısından bakıldığında modern ve post-modernliği birbirine harmanlayarak, edebiyata yeni bir soluk getirmiş ve post-modern döneminin kurucu ismi haline gelmiştir. Tutunamayanlar – İletişim YayınlarıTutunamayanlar Romanın ÖzellikleriTutunamayanlar Romanı Karakterleri1- Selim Işık2- Turgut Özben3- Nermin4- Süleyman Kargı5- Metin KutbayTutunamayanlar Romanının KurgusuTutunamayanlar Romanın KonusuTutunamayanlar Birinci BölümTutunamayanlar İkinci BölümüTutunamayanlar Üçüncü BölümTutunamayanlar Kitabından AlıntılarTutunamayanlar Hakkında Sık Sorulan SorularOğuz Atay Tutunamayanlar’ı ilk olarak kime okutmuştur?Tutunamayanlar'ı Oğuz Atay hangi kitaptan esinlenerek yazmıştır?Tutunamayanlar romanındaki Selim Işık gerçek hayatta kimi temsil eder?Tutunamayanlar romanı hangi ödülü kazanmıştır?Olric hangi hangi karakterin iç sesidir? Tutunamayanlar – İletişim Yayınları Ya her son yeni bir başlangıçsa? Herkesin tutunmaya çalıştığı bu hayatta Selim Işık “tutunamayanlardandı.” Peki, ne oldu? Selim Işık daha fazla dayanamadı ve kafasına kurşun sıkarak intihar etti. Bu intihar size göre kaçış gibi gözükse de Selim’e göre bir kurtuluştu… Ya sizler? Hiç yaşarken anlaşılmaya mecbur bırakıldınız mı? Anlaşılamadığınız noktada sığındığınız ilk şey neydi? Toplum tarafından onay görmek gibi bir çaba gütmeyen Oğuz Atay, sıradanlığın içinde sıra dışı bir simge haline geldi… Oğuz Atayın tutunmayı bir türlü beceremediği kitabından sizlere sesleniyorum. Tutunamayanlardan mısınız? Tutunamayanlar Romanın Özellikleri Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire Buraya kadar! Dediler. Oysa bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik daha önce haber vermiştik derler. Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik.” Tutunamayanlar romanı edebiyatımızın ilk post modern romanı olarak kabul edilir. Kitapta izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar, ruhsal çözümlemeler ve ayrıntılar içeren sıra dışı bir romandır. Ayrıca roman Oğuz Atay’ın hayatından ve kendi iç dünyasından kesitlere yer verdiği için otobiyografik özellikler taşır. Romanın bir diğer özelliği ise içeriği, psikolojik tahlilleri ve yazım tarzı açısından Modern Türk Edebiyatında devrim niteliğindedir. Roman, belirli bir olayı sergilemekten çok ruhsal çözümlemeler ve ayrıntılar üzerinde şekillenir. Yani olaylardan ziyade durumlara yer verir. Bu bakımdan ilk bakışta anlaşılması zor bir kitaptır. Tutunamayanlar Romanı Karakterleri 1- Selim Işık Romanın ana karakteri olan Selim, karamsar bir karakterdir. Olaylar, Selim’in intiharı üzerine başlar. Selim Işık “düşünen ve sorgulayan insan“ın simgesidir ve bu yüzden hayata “tutunamamış”tır. 2- Turgut Özben Mutlu bir evliliği olan Turgut Özben, başarılı bir kariyeri olan mühendistir. Selim ile yakın arkadaştır ve onun intiharı üzerine ilişkilerini tekrar gözden geçirir. Romanda Turgut’un bakış açısıyla olayları okuyoruz. Kitabın ilerleyen sayfalarında arkadaşı Selim Işık sayesinde fikirleri tamamen değişerek hayata “tutunan” biriyken iç dünyasına derinlemesine inmesiyle “tutunamayan” birine dönüşür. 3- Nermin Turgut’un eşidir ve romanda iç dünyası hakkında detay vermez. Turgut’u somut hayata bağlayan bir karakter olarak isminden söz ettirir. 4- Süleyman Kargı Aydın kesime hitap eder ve öyle biridir. Kitapta Selim’in çocukluk yıllarını alaycı bir dille yorumlar. O da aydın kişiliğinden ötürü toplumla yer edinemez. 5- Metin Kutbay Romanda isminden pek fazla söz ettirmez. Yaşadığı toplumun maddesel zevklerini simgeleyen bir karakterdir. İlginizi Çekebilir Oğuz Atay Kimdir? Hayatı, Kitapları ve Edebi Kişiliği Tutunamayanlar Romanının Kurgusu Oğuz Atay’ın Türk edebiyatına kazandırdığı en önemli kitabı “tutunamayanlar” sıra dışı konusuyla dikkat çeken bir eser haline geldi. Roman, yayınlandığı dönemde hak ettiği değeri alamasa da günümüzde en çok satılan eserlerden biridir. Roman, ana karakteri olan Selim’in intiharı üzerine, Turgut içsel bir buhranla baş başa kalır. Turgut hayatı anlamlandırmak için bir çaba içerisine girer ve bu çaba sayesinde “kendini” bulur. Roman, Selim ve Turgut’un yaşamları arasında gidip gelmektedir. Romanda, 1960’ların insanlarını, toplumun dayattığı normları ele alınmaktadır. Mekân, ise doğa ve şehir yaşamının zıtlıkları olarak karşımıza çıkar. Doğadan kastımız şehir yaşamından etkilenmemiş, saf kalmış şeylerdir ve bunu Anadolu temsil eder. Şehirde yaşamıyla Ankara ve İzmir başlayan roman, Turgut’un Anadolu’da küçük bir kasabaya kaçmasıyla son bulur. Tutunamayanlar Romanın Konusu Romanın başlarında Turgut Özben, Selim’in intiharından sonra, kendisiyle bir hesaplaşma içine girer. Bu arada kitapta Turgut’un yaşadığı mekana ait bazı ayrıntılar aktarılır. Mekana ait bu dikkatler, henüz “tutunanlar” safında yer alan Turgut’un hayatı şu sözlerle anlaşılıyor; Duvarlar, resim yaptığı dönemden kalma eserler’le doluydu. Nermin çerçeveletmiş hepsini; benimle öğünüyor. … Bir resim aşağıda, bir resim yukarıda; bir duvar resimle doldurulmuş, bir duvarın yarısı boş; simetriyi bozmak için. … Ev sahibi de kızmıştı duvarların bu renge boyandığını görünce ama belli etmemişti. Tavana kadar aynı renk, böylece düzlemler daha kesin beliriyor, modern sanatın burjuva yaşantısına katkısı. Efendim? Oysa ne güzeldi eskiden tavana bir karış kala bir parmak kalınlığında koyu renk, yatay bir çizgi çizilirdi; duvarın rengi orada biterdi işte. … Tek parti devrinin kalıntısı, fazla askeri bir düzen. “ Turgut’un alışkanlıklarının, sahip olduğu her şey ve kullandığı eşyaların, hatta eşi Nermin’in sağladığı rahatlığın anlatıldığı bu satırlarda yazarın eleştirisel söylemleri dikkat çekiyor. Tutunamayanlar Birinci Bölüm Kitabın ilk başlarında Turgut şehir hayatı yaşayan, sıkıcı bir gençtir. Turgut, en yakın arkadaşı Selim Işığın kendini tabanca ile vurarak intihar ettiğini gazeteden öğrenir. Bu intihardan etkilenen Turgut intiharın sebeplerini öğrenmek ister. Bu amaçla araştırmalar yapmaya başlar. Selimin arkadaşları olan Metin ve Esat ile irtibata geçer. Metin Selim için şunları anlatır; Metin’in, Zeliha isminde bir kızla ilişkisi vardır. Selim bu ilişkide kızın arkadaşına uygun olmadığını söyler. Bu sözlerden sonra Metin, kızı bırakır ancak bu kez Selim kıza aşık olur. Metin, bunun üzerine tekrar kıza yanaşmaya başlar. Zeliha ise bir süre sonra her ikisiyle görüşmeyi keserek başka biriyle evlenir. İlginizi Çekebilir Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar Kitap Özeti [?KARŞILAŞTIRMA] Esat ise Selim Işık için; Selimi lise yıllarında tanır. Sıra dışı, zeki ve çok kitap okur. İlk başta “Oscar Wilde’ye” hayran olduğunu ancak “Gorki” okuduktan sonra fikri tamamen değiştiğini söyler. Daha sonra Turgut, Selim’in başka bir arkadaşı olan Süleyman Kargıyı bulur. Süleyman ona Selim’in yazdığı 600 mısradan oluşan bir şiir verir. Şiire göre; “Selim Işık tek ve Türk. Ve duygulu amansız/sabırsız ve olumsuz, yaşantısında cansız” sayılan bir kişidir. Ruhsal tahlillerle başlayan bu roman diğer bölümlerde de yoğun bir şekilde işlemeye devam eder. Tutunamayanlar İkinci Bölümü Turgut Özben, Selimle yakın ilişkisi olan Günseli isimli bir kızla tanışır. Günseli Selim ile tanışma hikâyesini anlatmaya başlar; Günseli’nin Selim ile yollarının kesişmesi ilk olarak toplu olarak gittikleri bir gezide karşılaşmışlardır. İlk buluşmaları pekiyi geçmese de ardından bir ay sonra Selim’in telefon ile Günseli’ yi aramasıyla ilişkileri ilerlemeye başlar. Ne var ki Selim ciddi giden ilişkilerinden rahatsız olmaya başlar ve evlilik düşünmez. Günseli Selimi şu sözlerle tanımlar; Selim, çok kuşku duyan biridir ve geleceğe güveni olmadığı için hayattan bir beklentisinin de yoktur. Bir dine ait görüşü yoktur hatta inançsızdır ve aile hayatından da hoşlanmaz. Sanki bir kuş gibi kafese kapatıldığını dile getirir. Kötü yaşarım korkusuyla hayatını hiç yaşamadığına dair bir düşünce içerisine giren Selim, bu ruhsal bunalımla hastalanır. Ardından Günseli’ ye mektup yollar ve mektubundan şunları yazar; Günseli, son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum. Sevgilim, şeytan bilir nelere takılıyorum, neler düşünüyorum. Günlerdir yatıyorum. Hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim. Evet aklım gene karışmadan acele etmeliyim. Ölmeye karar verdim günseli. Vakit geçirmeden yapmalıyım bunu. Yoksa ne olacağımı nereye sürükleneceğimi tahmin edemiyorum. Bu kısa aydınlıktan yararlanmalıyım. Ne yazık, senin için ne yazık bunu karşılıklı konuşamayacağız ve düşündükçe ürperdiğimi itiraf ederim. Ölümü değil, senin bu satırları okuduğun zaman ölmüş olacağımı. Acıklı şeyler yazmak istemiyorum. Acıklı sözler benim üzerimde etkisini kaybetti. Fakat seni etkileyecektir. Bunu düşünmeliyiz, her şeyi iyi hesap etmek zorunda olduğum için özür dilerim. Fakat düzeltmek imkânım kalmayacağı için buna mecburum. Yıllardır hayalimde bu mektubu yazacağım insanın beni kurtarmasını yaşadım fakat şimdi bu hayalden çok uzak olduğuma göre hayatımda hiç olmazsa bir kere hatasız hareket etmek zorundayım. Mektubu attıktan sonra hemen yapmaya kararlıyım. Biliyorsun biz ışık ailesi sözümüzün eriyiz. Bizim kaderimiz bu. Hiçbir şey yazmasaydım daha mı iyi olurdu diye düşündüm fakat bunu daha büyük bir insafsızlık saydığım için her şeyi yazmak istiyorum. Biraz sonra meydana gelecek olayın ayrıntılarını yazmayacağım. Onları nasıl olsa öğreneceksin. Belki beni de kararsızlığa götürür. Ne yapacağımı çok açık bilirsem belki elim titrer. Seni seviyorum fakat neresini düzelteceğimi bilmediğim bu yaşantımı sürdürmenin anlamsızlığını seziyorum. Yok olmaya doğru hızlı bir gidişin farkındayım. Henüz koruyabildiğim bazı özelliklerim varken daha insan olduğumu hissederken bu gidişe bir son vermeliyim. Yoksa çok geç olacak ve kendimi affetmeyeceğim. Seni seviyorum ve beni unutmamanı istiyorum. Ben seni bir an için de olsa unutabileceğimi düşünerek buna girişiyorum.” İşte bu kadar, işte… Canım sevgilim; Günseli! Ve bu mektubu gönderdikten sonra, tabancayla kafasından sıkarak intihar eder ve kitabın ikinci bölümü bu şekilde biter. Noktalama işareti bile kullanılmadan yazılan bu epizot bir roman, öykü ya da destanda, ana olaydan ayrı olarak yer alan ve başlı başına konusal bir bütünlük gösteren ikinci derecede olay ya da olaylar , Selim’in veda mektubuyla biter. Mektupta Selim, kendisini intihar etmeye sürükleyen koşulları yeterince açıklık getiremez. Tutunamayanlar Üçüncü Bölüm Günseli’nin anlattıkları ve Selim’in kendisinden son derece olumlu söz edilen mektubu, Turgut’un kararını kesinleştirmesine yol açar. Olric’le birlikte küçük burjuva yaşantısından uzaklaşmaya karar vererek Anadolu’ya kaçar. Turgut Özben, hayatı tamamen değiştirmiştir. İlk olarak evinden, işinden, kendisini tutunanların dünyasına bağlayan her şeyden kaçarak kaybolur. Yanına Olric dışında Turgut’un hayali karakteri yani alt benidir, geçmişinden hiçbir şey almaz. Yolculuk sırasında kasabanın birinde rastladığı kitapçıdan aldığı kitaplar da Turgut ve Selim düşünce yapısı hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Bu kiaplar “Oblomov’u, Don Kişot’u, Kafka’nın, Dostoyevski’nin” romanlarıdır. Kitapların hepsinin ortak ana fikri topluma ket vuran olguları sorgulamalarıdır. Bu, Turgut’un şehir yaşantısından neden kaçtığını gösterir. Turgut da artık Selim gibi her şeyin farkına varmıştır. Romanda Turgut’la Olric’in Anadolu’nun neresi olduğu söylenmeyen bir kasabaya yerleştiğinden bahseder. Artık şehir hayatından tamamen kendini soyutlayan Turgut, iç dünyasında hayalinde kurguladığı Olric’le yaptığı konuşmalardaki ironiden söz etmiştir. Bu konuşmalarda Turgut kendi varoluşunu sorgulamıştır ve mizah belli belirsiz hissedilmiştir. Şehir hayatından kaçış sadece topluma yönelik bir kaçış değildir. Turgut Anadolu bir kasabaya yerleşerek aslında kendi ile hesaplaşma içerisindedir. Turgut, Selimin intihar etmeden önce yazdığı günlüğü bulur. Günlüğünde, Selimin farklı bir psikoloji gösterdiğini, panoraya belirtilerinin olduğunu ve kendinde hiçbir doktorun bulamadığı bir hastalık olduğu düşüncesine kapıldığı yazmaktadır. Günlük, psikolojik dengesini kaybetmek üzere olan Selim’in dünyasını daha çok Kafka’nın dönüşüm kitabında karakterin “kendini bir böcek gibi hissettiği” roman anlatmaktadır. Turgut Özben, araştırmaları sırasında yavaş yavaş kendi benliğini tanır O da tutunamayanlardan biridir. Peki, Selim ile Turgut’un “Tutunamayanlardan” kastı neydi? Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir söz çıkarabildi ortaya bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. … Bütün hayatınca tutunamayanlardan kaçtığını sezer gibi oldu. Kendisine de bulaşmalarından korktuğunu anladı. Onlara yapmış olduğu haksızlığın ıstırabıyla kıvrandı. Onların gerçek temsilcisi olmak için eline çok fırsat geçmiş olduğunu ve bu fırsatları kaçırdığını anladı..” Oğuz Atay’ın ortaya attığı “Tutunamayanlar” eseriyle yaşadığı dönemdeki Türk aydınının, topluma tutunamayışının sebeplerini açıklık getirir. Türk aydınının varoluş sorunlarını açığa çıkarmak için eser kaleme alınmıştır. Tutunamayanlar’da yergi, Selim ve Turgut karakterlerinden yola çıkılarak Türk aydınının kendisini gerçekleştirmesini engelleyen, bireyleşmesine engelleyen olgulardan bahsetmiştir. Romanda karakterler üzerinden eleştiri yaptığı şey, toplumsal ve siyasal yapılarla ilgilidir. Sonuç olarak Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar“ romanı, Türk edebiyat tarihinde modernist ve hatta postmodernist roman tekniklerinin ilk kez uygulandığı bir roman olmasının yanında, içerdiği hicivler, öğelerinin zenginliğiyle dikkat çeken bir kitaptır. Tutunamayanlar Kitabından Alıntılar Oğuz Atay, kitaplarında alışılmışın dışında bir yazım tekniği kullanarak sıra dışı bir yazar olarak tarihe geçmiştir. Tutunamayanlar adlı kitabında yalnızlık, anlaşılamamak gibi konulardan şikayetçi olan yazar, ne söylesek az kalacağı bu eserini okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. ? Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık… Kelimenin bittiği yerde başladı; Kelime söylenemeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, Kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu. ? Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire “Buraya kadar!” dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, “daha önce haber vermiştik” derler. “Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik.” ? Çok beklemiştim. Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıyım. Oyalanacak durumum yoktu. Ezberlemiş olduğum bütün şiirleri okumalıydım, bütün kavgalarımı çıkarmalıydım, bütün kuruntularımı ortaya dökmeliydim. ? Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. Yeni bir dil yaratmak istiyorum. Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz. Allah’tan, ne denediklerini bilmiyorum, Olric. Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz, diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. İnsaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri! Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik. ? Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…” ? Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım. ? Hayat bir matematik aslında. Kimini acılarla bölüyor,kiminin kalbi mutlulukla çarpıyor,kimi hayatın güzelliklerini topluyor ama en önemlisi insan gidenin arkasından eksiliyor. O yüzden kimseye eksi olmayın çünkü eksi, ama, gibi ondan öncekileri yok etme gücüne sahiptir. Tutunamayanlar Hakkında Sık Sorulan Sorular Oğuz Atay Tutunamayanlar’ı ilk olarak kime okutmuştur? Tutunamayanlar'ı ilk okuyan Vüs'at O. Bener'dir. Tutunamayanlar'ı Oğuz Atay hangi kitaptan esinlenerek yazmıştır? Türk Edebiyatının önemli isimlerinden olan Yusuf Atılgan'ın Aylak adam romanından esinlenmiştir. Tutunamayanlar romanındaki Selim Işık gerçek hayatta kimi temsil eder? Oğuz Atay'ın en yakın arkadaşı Ural'ın intihar etmesiyle, romanında Selim Işık karakterine hayat vermiştir. Tutunamayanlar romanı hangi ödülü kazanmıştır? 1970 yılında TRT’nin düzenlediği hikâye ve roman yarışmasında Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı eseri birinci olmuştur Olric hangi hangi karakterin iç sesidir? Turgut Özben'in iç sesidir. Bu yazıyı puanlamak için tıklayın!
Oğuz Atay Sözleri internet üzerinde ve sosyal medya platformlarında karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı sözleri artık bir ekol haline gelen Oğuz Atay sözleri Oğuz Atay'ın kitapları ve şiirlerinden en güzel sözler paylaşılmaktadır. Sizde derlediğimiz Oğuz Atay sözleri Oğuz Atay'ın kitapları ve şiirlerinden en güzel sözlerini ve detaylarını Atay1934-1977 yılları arasında yaşamış, Türk edebiyatının usta yazarları arasındadır. Türk edebiyatına birçok eser vermiş olan yazara ait şiirler de bulunmaktadır. Oğuz Atay Sözlerine özel bir ilgisi olan hayran kitlesine sahip bir yazardır. Şiirleri hala herkesin hayran olduğu dizelerle doludur. En güzel Oğuz Atay Sözleri arasından sizde sayfanızda paylaşımlar yapabilir, dostlarınızla Oğuz Atay'ı anabilirsiniz.• 29 Temmuz 2022 - 1311 • Son Güncelleme 29 Temmuz 2022 - 1311• 29 Temmuz 2022 - 1311 • Son Güncelleme 29 Temmuz 2022 - 13111Oğuz Atay'ın Kitapları ve Şiirlerinden En Güzel SözlerÜnlü edebiyatçıya ait eserlerden en çok alıntı 'Tutunamayanlar' romanından yapılmaktadır. Oysa birçok eseri ve şiiri bulunmaktadır. Sizlere Oğuz Atay'ın Kitapları ve Şiirlerinden En Güzel Sözleri derledik. Uzun ve kısa, duygusal birçok güzel söz arasından paylaşım yapabilir, arkadaşlarınıza gönderebilirsiniz. Ayrıca profil durumlarınızda da bu güzel sözleri iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?3İçimden şehirler geçiyor, sen her durakta duruyor, her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?5Zaten senin hiçin’ fesat…6İyi geçinmek iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur…7İki kadına adamak istiyorum hayatımı. Biri “erkeğim” desin bana, diğeri sadece göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim çok sevdiği halde neden her defasında terkedilir. Ve beklenenler, neden hep vazgeçildikten sonra bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler ve sebepsiz sevdim seni. Çünkü bir sebebi olsa, aşk olmazdı bunun başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda evladım’ diye teselli ederdi annem beni. Söyle de içine hicran olmasın. Hicran oldu yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da seviyorum ve yalnız seni görüyorum. Seninle ilgiliyim başka her şeyi unutuyorum. Sözün gelişi değil bu; ben sözümün eriyim başka anlamları olsaydı sözlerimin başka anlamlara uygun kelimeler bulurdum…19Sigarayı bırak artık diyordun ya bana, ben de bırakmıyordum. Çünkü senin, benim için üzülüyor olmana içten içe koyulurken, “Bu kadar yeter” dedikten sonra mutlaka bir kaşık daha yemek koyan kişiye anne’ denir. Ve o her şeye bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti. 22Tarih bir tahriften ibarettir. Tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bugün gördüğümüz bir rüyadır. Bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir; ama görülürken Ve yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde, kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız kelimeler dindirdi acıyı ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü, dayanılmaz anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek; seni tanıdığıma çok sevindim kendi nedir bilir misin Olric? Nedir efendimiz? Ağaçları kesip onlardan kâğıt yapan sonra da o kâğıtlara “ağaçları koruyunuz” silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende alçaklık’ korkusu ölmek nefessiz kalmaktır; ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını tehlikeli kelime ama’dır. Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, seni seviyorum ama gibi…30Bize öğretilen her söze inandık, yasaktır dendi kandık, hep girilmez levhalarına aldandık, bu tutulan yol yanlıştır bazı insanlar vardır; en çamurlu yerlerden bile kolalı beyaz gömleklerini ve açık renk pantolonlarını kirletmeden çıkarlar. Böyle adamlar hayatta başarıya bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme yaralar efendim? Tutunurken öyle oldu Olric. Ya yüreğindeki yaralar efendim? Tutulurken öyle oldu Olric! Peki ya gözlerindeki suskunluk; ne efendim. Hiç dokunma. Sus senin bilinçaltı karanlıklarına ittiğin ve gerçekleşmesinden korktuğun kirli arzuların, ben senin bilinçaltı ormanlarının Tarzan’ı! Yemeye geldim seni. Benden kurtulamazsın. Ben, senin vicdan azabınım!35Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım. Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur…36Beni anlamalısın çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, ne de yaşadıklarını silebilmek. Önemli olan, ilk defa değil son defa acıyı biriktirmeyi seversin Olric. Sen biriktirmeyi seversin. Hadi devam et şimdi, kuru yaprakları. Deniz taşlarını. Gözyaşını. Sorulamamış soruları. Senden kalan sesleri. Yaşanamamış paylaşılmışlıkları. Birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü. Ve özlemi al yalnızlığımı ört üzerine Olric. Belki o vakit bırakıp her şeyi. Gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden…40İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. Bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için bozuk para gibidir. İki seçenek vardır; yazı ya da tura. Bir yüzünü gösterirken bize diğer yüzünü zaman çekişmek nasıl bir şey bilir misin Olric? Hayır efendimiz, nasıl bir şey . Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır yerde söz biter. İki kişi karşılıklı kendini tekrarlamaya başlar. Yeni başlayan ilişkiler bile eskir böylece. Hemen kaçacaksın ki aklın orada çekilerken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Yani aslında ona bile mutluluk oyunu dostum ben en acıklı anlarımda bile güldürücü sözler bulan bir insanım, kendime acımam yaptıklarını silmeye çalıştım; mürekkeple yazılmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi bir şans daha verme, sevgine layık olmayana. Merak etme, aşk yürek işidir ve yüreği olmayanın kalbi kırılmaz seviyorsa kaybetmekten korkar. Kıskançlık da bir kaybetme korkusudur. Kıskanmıyorsa eğer; yeterince
Tutunamayanlar, alışılmışın dışında bir romandır. Belirli bir olayı sergilemekten çok; izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar, ayrıntılar ve ruhsal çözümlemelerle oluşur. Bu bakımdan, özetlenmesi güçtür. Ancak, romanın konusu, kısaca şöyle açıklanabilir Genç Mühendis Turgut Özben yakın arkadaşı Selim Işık'ın kendini bir tabancayla vurduğunu gazetelerden öğrenir. Olayın çok etkisinde kalır. İntiharın sebeplerini merak eder. Bu amaçla araştırmalara girişir. İlkin Selim'in arkadaşlarından Metin ve Esat'la görüşür. Metin kendisine şunları anlatır Metin'in Zeliha adlı bir kızla ilişkisi vardır. Selim, kızın ona uygun düşmediğini söyler. Fakat Metin kızı bırakınca, bu kez Selim ona tutulur. Metin bunun üzerine yeniden kıza yanaşır. Kız ise bir süre sonra onlardan ayrılır, başkasıyla evlenir. Esat da Selim için şunları söyler Selim'i lise öğrencisi iken tanır. İlginç, zeki, oyuncu bir çocuktur. Çok kitap okur. Wilde'a hayrandır. Fakat Gorki'yi okuyunca onu sevmez olur. Esat'la oyunlar düzenlerler, birlikte eğlenirler. Turgut Özben, Selim'in arkadaşlarından Kargı'yı bulur. Süleyman ona Selim'in yazdığı 600 dizelik bir şiir verir. Şiire göre,Selim Işık tek ve Türk. Ve duygulu amansız/sabırsız ve olumsuz, yaşantısında cansız sanılan bir kişidir. Turgut Özben Selim'le ilişkisi olan Günseli adlı bir kızla tanışır. Günseli, Selim'e bir toplu gezintide rastlamıştır. Sıkıntılı ve asık suratlıdır. Onu avutmaya çalışır. Fakat Selim'in soru yağmuruna tutulur. O gün anlaşamazlar. Aradan bir ay geçer. Selim onu telefonla arar, buluşurlar. İlişkileri gitgide ilerler. Ne var ki, Selim evlenmeye yanaşmaz. Çok kuşkuludur, geleceğe güveni yoktur, inançsızdır, aile düzeninden de hoşlanmaz. Bağsızdır. Bir ara kendini içkiye verir. Çevreyle uyuşamaz. Sanki bir kafese kapatılmıştır. yaşarım korkusuyla hiç yaşamadığını düşünür. Günseli'ye bir mektup gönderir ve ardından intihar eder. Selim, son günlerinde Tutunamayanlar üstüne bir ansiklopedi hazırlamaya girişir. Orada kendisine de bir madde ayırır. Bu maddede belirttiğine göre, Selim bir kasabada doğmuştur. Babası bir memurdur. Küçükken ağır bir hastalık geçirir. Altı yaşında ailesiyle büyük bir şehre göçer. Sabri adlı bir çocukla arkadaş olur. Okula gider. Uzun boylu olduğundan arka sıraya oturtulur. Sınıfta çok konuşur. Ortaokuldayken Pitigrilli'yi okur. Sonra kızlarla dolaşmaya başlar. O sırada Dünya Savaşı patlar. Askerliğini yaparken Kargı ile tanışır. Askerlik bitince açıkta kalır. Kimse ona sahip çıkmaz. Kendi kabuğuna çekilir. Turgut Özben araştırmaları sırasında yavaş yavaş kendi benliğini tanır O da tutunamayanlar biridir. Kendini o zamana değin birtakım törelerin, alışkanlıkların yönettiğini sezer. Gitgide bağsızlığa doğru kayar. Evinden ayrılır. Bir trene binip gider. Gözden kaybolur. - Alıntıdır -
oğuz atay tutunamayanlar uzun özet